Doç. Dr. İdris Nebi Uysal: "Koronavirüs dil alışkanlıklarını da değiştirdi"

"Koronavirüs salgını sonrası hayatımız pandemi, entübe, entübasyon, mortalite, droplet, kit, enfekte, filiasyon, immün, peak, pnömani kelimelerinin etrafında döner oldu. Bu virüs sanki dilimize de bulaştı gibi" - "Sağlık Bakanımızın, diğer bakanlarımızın
Doç. Dr. İdris Nebi Uysal: "Koronavirüs dil alışkanlıklarını da değiştirdi"

KARAMAN (AA) - MEHMET ÇETİN - Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Doç. Dr. İdris Nebi Uysal, "Koronavirüs salgını sonrası hayatımız pandemi, entübe, entübasyon, mortalite, droplet, kit, enfekte, filiasyon, immün, peak, pnömoni kelimelerinin etrafında döner oldu. Bu virüs sanki dilimize de bulaştı gibi." dedi.

Uysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre'yi anma törenlerinin 743. yılını buruk bir şekilde kutladıklarını söyledi.

Hayatın "pandemi, entübe, entübasyon, mortalite, droplet, kit, enfekte, filiasyon, immün, peak, pnömoni" kelimelerinin etrafında döner hale geldiğini anlatan Uysal, şunları kaydetti:

"Bu virüs sanki dilimize de bulaşmış gibi. Yediden yetmişe herkes enfekte olmamak için dezenfekte edici ürünler aradı. Gazeteciler, vatandaşlar pandeminin ne zaman peak yapacağını sordu. Zaten, dilimizde batı hayranlığından, dil bilinci yoksunluğundan kaynaklanan bir hastalık vardı. Elimizdeki mikrobu, kıyafetimizdeki virüsü sabunla, suyla temizleyebiliriz. Fakat zihinlere kök salan, çocukların, gençlerin, her yaştan insanın beynine işleyen bu kelimeleri nasıl temizleyeceğiz? Bu kiri hangi 'dezenfektan' giderebilecek? Salgının ortaya çıktığı günden beri harika bir iş çıkaran Sağlık Bakanımız, Bilim Kurulumuz ve sağlık çalışanlarımız, keşke en başından beri, Türkiye'nin kendilerini izlemek için ekrana kilitlendiği zamanlarda sadece tıp dünyasının bildiği kelimeler yerine tüm ülkenin aşina olduğu kelimeleri kullansalardı? Kurul ve yetkililer tavırlarıyla örnek olurdu. Bunun için Türk Dil Kurumundan, sözlükçülerden, edebiyatçılardan istifade edilebilirdi. Her hadisenin, olumlu veya olumsuz, insanlığa öğrettiği çok şey var. Bu felaketten alınabilecek derslerden biri de bu olmalı."

- "Türkçe hassasiyeti değerli addedilecektir"

Salgının, çevrim içi sözlük yayıncılığının ne denli önemli olduğunu, kullanım sıklığı yoğun yabancı kelimelerin ve terimlerin hızlı bir şekilde güncel sözlüklere alınması gerektiğini gösterdiğini belirten Uysal, bu terimlerin bir an önce Türk Dil Kurumunun genel ağ sayfasındaki güncel sözlüğe alınmasını istedi.

Türkçenin, bilim dili olarak kullanıldığı ilk örnekler arasında tıp metinlerinin de olduğunu vurgulayan Uysal, "Bunlar Uygurlar tarafından Turfan bölgesinde kaleme alınmış metinlerden oluşuyor. Tıp sahasında İslamiyet'ten önce başlayan çabalar, Anadolu ve Mısır başta olmak üzere Türklerin yaşadığı farklı coğrafyalarda kaleme alınan eserlerle çok zengin bir külliyata ulaşmış durumda. İster halk hekimliği olsun ister bilimsel tıp olsun, hekimlikte köklü bir geleneğe sahibiz." ifadelerini kullandı.

Uysal, sağlıkla ilgili kelimeleri ve terimleri doktorlar ile sağlık çalışanlarının kendi aralarında kullanabileceklerini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Meslek erbabının kendi aralarında bu kelimelerle konuşması yadırganacak bir durum değildir. Fakat uzman oldukları konuları halka açıklarken halkın anlayabileceği bir dil seçmeleri yararlı olacaktır. Zira iletişimin temel amacı anlamak ve anlaşılmaktır. Mesajları muhatabınıza, anlamakta zorlandığı kelimelerden örülü bir dille iletmek doğru bir yaklaşım değildir. Akademisyenlerin ve doktorların kullandığı, basının da öne çıkardığı kelimelerin toplumda güçlü bir destek ve karşılık bulacağı muhakkaktır. Sağlık Bakanımızın, diğer bakanlarımızın ve Bilim Kurulu üyelerinin konuşmalarında gösterecekleri Türkçe hassasiyeti, yaptıkları güzel hizmetler kadar değerli ve kutsal addedilecektir."

- "Türkçeyi ikinci dil olarak öğrenmek isteyen çok öğrenci var"

Son yıllarda yabancıların Türkçe öğrenme konusundaki ilgisinin artış gösterdiğine değinen Uysal, Türkçenin, bugün birçok kişi tarafından yabancı dil olarak öğrenildiğini aktardı.

Uysal, yıllar önce Kaşgarlı Mahmut'un öncülük ettiği bu eğitim ve kültür faaliyetinin, günümüzde torunları tarafından sürdürüldüğünü vurgulayarak, "Ülkemize Türkçeyi ikinci dil öğrenmek için gelen çok sayıda öğrenci var. Bu faaliyetler dışarıdaysa Yunus Emre Enstitüsü ve TİKA gibi temsilcilikler aracılığıyla yürütülüyor. Böylece Türkçeyi öğrenen ve Türk kültürünü tanıyan herkes, Türkçenin gönüllü birer elçisi oluyor." diye konuştu.

Türk ulusunun iki vatanının olduğu belirten Uysal, şu görüşlerini paylaştı:

"Bunlar, üzerinde hayat sürdüğümüz ve uğruna gözümüzü kırpmadan canımızı feda edebileceğimiz bu topraklar, bir de sevincimizi, acımızı, neşemizi, kederimizi dile getirirken bize aracılık eden Türkçemiz. Vatanımız gibi bayrağımız da ikidir: biri rengini şehitlerimizin kanlarından alan al bayrağımız, diğeri ses bayrağımız Türkçe. Bu dil, hepimizin müşterek evi. Kendimizi en güvende hissettiğimiz yer. Onu korumak kendimizi, evimizi, yurdumuzu korumak demektir."

Kaynak: