Dışişleri Bakanlığı, NSU davasına ilişkin kararın kaygılara neden olduğunu açıkladı
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç: - "Bu karar, bir ırkçı çete tarafından işlenen seri cinayetlerin mahiyetini tam olarak açıklığa kavuşturmamış, mağdur ailelerinin vicdanlarını rahatlatmamış, ayrıca yargıya olan güveni zedelemiştir"
ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Almanya Federal Yargıtayının Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) davasına ilişkin almış olduğu kararın kaygılara neden olduğunu ve yargıya olan güveni zedelediğini belirtti.
Bilgiç, Almanya Federal Yargıtayının Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinin, NSU sanıklarından Neonazi Andre Emminger hakkındaki kararını onamasına ilişkin soruya yazılı cevap verdi.
Almanya Federal Yargıtayının aldığı kararın kaygılara neden olduğunu belirten Bilgiç, "Bu karar ırkçılık ve yabancı düşmanlığının hak ettiği cezayı almadığı ve NSU örgütünün gerçek boyutlarının açıklığa kavuşturulmak istenmediği algısını daha da pekiştirmiştir. Yargı elbette bağımsız olmakla birlikte bu karar, bir ırkçı çete tarafından işlenen seri cinayetlerin mahiyetini tam olarak açıklığa kavuşturmamış, mağdur ailelerinin vicdanlarını rahatlatmamış, ayrıca yargıya olan güveni zedelemiştir." ifadelerini kullandı.
Bilgiç, bu kararın, Almanya'nın ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı tehdidini daha fazla ciddiye alması gerektiğini gösterdiğini kaydetti.
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi, 11 Temmuz 2018'de, Andre Emminger'e 2,5 yıl hapis cezası vermiş ancak gözaltındaki süre göz önüne alınarak Emminger'in aynı gün serbest bırakılmasına hükmetmişti.
Almanya Federal Yargıtayı, dün, NSU davasında Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinin sanıklardan Neonazi Emminger hakkındaki kararını onamıştı.
- NSU'nun geçmişi
Almanya'da, 2000-2007'de, 8'i Türk 10 kişiyi öldüren, iki bombalı saldırı düzenleyen ve 15 banka soygunu gerçekleştiren NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.
Cinayetler, uzun süre karanlıkta kalmış, Alman medyası, 2000'li yıllarda cinayetlerin arkasında mafyanın ya da ailelerin olduğunu öne süren ve "döner cinayetleri" olarak adlandırılan haberler yapmıştı.
Neonazi terör örgütünün, uzun yıllar boyunca Alman güvenlik birimlerince tespit edilememiş olması, NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurduklarının ortaya çıkması, Almanya'da büyük tartışmalara yol açmıştı.
Almanya iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin, 4 Kasım 2011'den birkaç gün sonra imha edilmesi de büyük kuşku yaratmıştı.
NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, intihar ettikleri öne sürülmüştü.
Beate Zschaepe ise NSU üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten sonra polise teslim olmuştu.
Kaynak: