Hasan Mutluoğlu
Hasan Mutluoğlu DİNLERKEN

DİNLERKEN

Günlük işlerimi yapmaya çalışırken bir misafir geldi. Tanışma faslından sonra, meramını anlattı. Tarafımdan gereken notlar alındıktan sonra özel sohbete başladık. Ben daha çok misafirin anlattıklarını dinliyorum. Sadece konuşma alanlarını genişletme adına sözlere katkıda bulunuyordum.

Anlattıklarından görmüş/geçirmiş, kültürlü biri olduğu anlaşılıyordu. Anlattıklarından yeni şeyler öğrendim. Verdiği  bilgilerden istifade ettim. Anlattıklarını paylaşmak istiyorum.

Konya Alaaddin Tepesinde, Selçuklu Dönemi eserlerinden olan caminin duvarlarındaki çatlakların, direklerindeki belirgin kaymaların ve onların yıkılmaması için yapılan takviye çalışmalarını merak ederdim.

Misafirimin anlattıkları bu konu ile alakalı merakımı gidermiş oldu.

“Konya halkını modern yaşantı ile tanıştırma adına, Alaaddin Tepesine zamanın Konya Valisi yüzme havuzu yaptırır. Havuzdan sızan sular toprak zemini yumuşattığından Caminin temelleri kayar. Durum fark edilince havuz kullanılmaz. Havuzun içi toprakla doldurularak çimlendirilir.

Belki de iyi niyetle yapılan yatırımın verebileceği zarar hesap edilemedi. Zararların telafisi için yapılan iyileştirme çalışmaları yeterince başarılı olup/olmadığı uzmanların bileceği bir durum. Güzelim ata yadigarı eseri elde tutabilme adına alınan tedbirler bana göre titizlikle devam ettirilmeli.”

Son dönemlerde tarihi eserlerimiz Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından sahiplenerek restorasyon yapılıyor. Aslına ve amacına uygun kullanım için tahsis edilmekte. Bizlere düşen görev, atalarımız tarafından bizlere emanet edilen eserleri korumak, amacına göre kullanmak/kullandırmak ve çocuklarımıza miras bırakmaktır.

Sohbet başlıklarından en çok hoşuma giden bölümü de şöyle:

“-Dünyanın birçok ülkesinden ilim adamlarının katıldığı konferansa dinleyici olarak katılmıştım. Amerika’da kaldığım ve çalıştığım için İngilizceye de hakimdim. Konferans programı arasında bir Japon Prf. Tanıştım. Ona;

-Dünyanın yeni bir Medeniyet Projesine ihtiyacı var. ABD her şeyi yaparım/yapabilirim edasıyla hareket ediyor. Kendisinden başka büyük olmadığına inanıyor. AB ise kendi sınırları içinde, dar bir çerçevede hareket ediyor. Genişlemeye, açılmaya niyetli değil. Dünyanın ihtiyacı olan Medeniyet Projesini hazırlayamazlar. Japonya bu konuda ne düşünür/düşünüyor?”

“-Dünyanın gerçekten” Yeni Bir Medeniyet Projesine” ihtiyacı var. Japonya dahil, dünyanın hiçbir milleti/devleti bu projeyi yapmaya gücü yetmez. Medeniyet Projesini ancak Türkiye yapabilir ve gerçekleştirebilir. Geçmişinizden, Osmanlı Tarihinden küçük  ama önemli bir örnek vererek iddiamı kuvvetlendirmek istiyorum.

-Osmanlı Küdüs’ü yıllarca kurduğu sistemle, 14 Osmanlı askeri ile idare etmiş ve düzeni sağlamış. Kalıplaşmış, bilinen Emperyal sistemin dışında bir yönetim anlayışı ile bunu başarabilmiş. Osmanlının devamı Türkiye bunu başarabilecek güce ve birikime sahiptir.”

Büyük olmak, büyüklük iddiasında olmak, sözde değil icraatla olur. Büyük olmak iddia olmamalı. Büyük olmanın yolu çalışmadan geçer. Kökleri sağlam toplum, dünyanın kötü gidişine dur diyebilecek, yeni Medeniyet Projesi kurabilecek gücü kendinde bulacaktır.

Öncelikle böyle bir misyonu kabullenip üstlenecek, yapmanın bir görev olduğunun şuurunda olan dinamik kadrolara ihtiyaç vardır. Millet olarak topyekün inanmaya, hazır olmaya ihtiyaç vardır.

Atalarımızın; bizi utandıracak hiçbir iş yapmadığına inanıyoruz. Köklerimiz sağlam. Birikimimiz oldukça zengin. Yani; yağ-un-şeker var. Geriye bunları helva haline getirmek kalıyor. Helva yemek umut değil, hedefimiz olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Mutluoğlu Arşivi