DİN EĞİTİMİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye ile ilgili zorunlu din dersinin kaldırılması kararı dini eğitim tartışması başlattı.
Okullarımızda zorunlu olarak verilen Din Kültürü Ahlak Bilgisi derslerinin ,”Dini bir baskı aracı”olarak kabul edilip böyle bir karar verildiği tahmin ediliyor.Bu yazıyı hazırlarken henüz AİHM’in kararının gerekçesi netleşmemişti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu AİHM’in kararına –Dişişleri Bakanliği döneminin dayanarak tecrubesine –haklı olarak tepkisini ortaya koydu.
Ayrıca;Cumhuriyet Universitesi’nden Prof.Dr. Mehmet Zeki Aydın’ın “Ülkelerinde Avrupa Birliği Ülkelerinde Din Öğretimi”çalışmasında görüleceği gibi,AİHM’nin kararına verilen tepkilerin,kendi açımızdan haklılığı ortaya çıkıyor.
1985-1991 Yılları arasında Almanya’da devlet görevlisi olarak,Türk Çocukları içinTürkçe ve Türkçe Kültür Dersleri Öğretmenliği yaptım.Almanya ve diğer Avrupa ülkelerindeki eğitim/öğretim sistemlerini yakından tanıma ve çalışmaları takip edebilme fırsatı yakaladım.
Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydın’nın basından takip edebildiğim tespitlerinin aynen vaki olduğuna şahitim.Almanya ile ilgili tespitini paylaşmak ve kendi gördüklerimi de yazarak,verilen bilgileri teyit etmek istiyorum.
“Almanya’da;Anayasa’ya göre,din dersi,kamu okullarında okutulan düzenli derslerden biri ve sınıf geçmeye etkisi var.Devlet tüm giderleri karşılamak durumunda.Din dersine katılmayan öğrenciler ahlak dersi almak zorunda.Ana okullarının büyük bölümü kiliselere ait.”(Star)
Almanya’da görev yaptığım bölgede kreş ve anaokulları kiliselere bağlı birer kurum olarak çalışmalarını yürütüyorlardı.Yaşı geldiğinde,oğlum bu kurumlara otomatikman kaydedildi ve devamı nın sağlanması için beni bilgilendirdiler.
Kreş ve anaokulunda verilen eğitim/öğretim konuları doğrudan din temalı olduğundan,biz Türkler ve müslümanlar,çocuklarımız için oldukça endişe duymuştuk.
Anaokulundan sonra ilköğretme başlama zamanı da oldukça önemsenir.Okulların açıldığı ilk gün,okula başlayacak olan bütün çocuklar topluca kiliseye götürülür,orada yapılan önemli ve görkemli bir törenden sonra okula gidilir.
Kilisede bütün çocuklar rahiple karşı karşıya getirilir.Rahip;çocuklarla özel olarak ilgilenir.Onlara hediyeler taktim eder ve başarı dilekleri sunulur.
Okullarda din öğretimi rahipler tarafından verilir.Rahip okula dini kıyafeti ile gelerek dersini işler.Bu durumu hiç kimse yadırgamaz.Zaten yasal mecburiyeti var.
Avrupa’nın diğer ülkelerindeki durum farklı değil.Hal böyle iken.Avrupa’nın ortasında bulunan bir mahkeme( AİHM ) ve aynı eğitimi almış üyelerinin,Türkiye’deki “Zorunlu din dersi uygulaması”hakkında verdikleri kararı hangi gerekçelere bağlıyacaklarını doğrusu çok merak ediyorum.
Adama sormazlar mı;”Bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu.”Veya;”Kendi gözünün önündeki merteği görmez,başkasının gözündeki çöpün lafını eder.”
Okullarımızda zorunlu din eğitimi yok.Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri var.Bu dersler de okullarda kitaptan ve ilgili öğretmenler tarafından teorik olarak verlmekte.Eğitimi yapılmamakta.Bunu hepimiz biliyoruz. Buna rağmen,iç ve dış dost olmayanlarımız rahatsızlık duyuyor.
Birliğimizi,dirliğimizi bozmak,insanımızı bir araya gelmesini sağlayan “KADİM KÜLTÜRÜMÜZDEN”koparmak ve uzaklaştırmak için her türlü tuzak kurulmakta.
Dışardan ve içerden yapılmaya çalışılan, eğitim sistemimizin yap-boz tahtasına çevrilmesidir.”Bilimin rehperlik etmesi gereken eğitim sistemimiz, ideolojik ve siyasal emellerin,sosyal mühendislik hayallerinin “uygulama alanı asla olmamalıdır.
Eğitim;bir sürüleştirme alanı haline getirilemez.İnsani,milli ve dini değerlerimiz,yetişecek olan neslimize mutlaka öğretilmelidir.
Dini; doğrudan ,kaynağından ve ehlinden hem öğrenmeli,hem de eğitimini almalıyız.Bir hukuk devleti olmamız hasebiyle,din öğretimini almak istemeyenlerin bu isteğine de devlet cevap vermek zorundadır.
Neyi öğreneceğimizi,nasıl öğreneceğimizi birilerine sorarsak,yolumuzu bulma konusunda şaşıracağımız kesin.
Bizim için önemli olan milletimizin talepleridir.Avrupanın istekleri bizim PUSULAMIZ olmamalıdır.