Devrim korkusu cemaati besledi

Prof. Hüseyin Hatemi gündemi kendi bakıs açısıyla, dünyanın güç dengeleri üzerinden yorumladı.

Devrim korkusu cemaati besledi

Hüseyin Hatami ile Yeni Şafak Gazetesinden EMETİ SARUHAN konuştu... 

İşte o söyleşi: 

Hatemi'ye göre devrimden sonra Iran'a karsı tedbir almak isteyen ABD'deki Neocon grup, Gülen cemaatini destekledi ve önünü açtı.

Prof. Hüseyin Hatemi ile gündemi değerlendirmek için buluştuk. Gelişen olayları nasıl gördüğünü sorduğumuz Hatemi, kendi gözünden, Fethullah Gülen cemaatinin büyüme sürecini dünya siyaseti içinde değerlendirdi. Başbakan Erdoğan'ın mutlaka desteklenmesi gerektiğini ifade eden Hatemi, 'Bu son Milli Mücadele olsun' diyor.

Türkiye'de gergin bir gündem var. Siz baktığınızda ne görüyorsunuz? Nasıl okuyorsunuz bu gündemi?

The Cemaat denilen bu grup için Özal'la o dönemin Amerikan büyükelçisi olan Morton Abramowitz görüştü. Abramowitz Neocon grubu içinde önemli bir kişi. Abramowitz ve Özal arasında ne gibi bir müzakere olduğunu sonraları öğrendim. Özal'a 'Siz bu Fethullah Hoca'yı askeri idarenin sözüne uyarak böyle gözaltında tutmayın' demişti. 12 Eylül darbecilerinden kaçmak için ortadan kaybolan Fethullah Hoca, Abramowitz'in öğüdünden sonra sessiz sedasız Antalya'ya getirildi.

GÜLEN'İ DESTEKLEYİN

Abramowitz neden böyle bir şey istiyor?

Bu Amerika'da odaklanmış emperyalist örgüt çok kurnazdır. Bin türlü oyun bilir. Çok da iyi inceler herşeyi. Baktı ki potansiyel olarak güç olmaya müsait bir topluluk var. Fethullah Hoca eskiden MHP destekçisi, dindar ülkücüleri örgütlemeye çalışan, destek vermeye çalışan bir Erzurumlu vaizdi. 12 Eylül sadece solcuları değil ülkücülerin de bilhassa da dindarlarını, dindar görünenlerini gözaltına alınca, onlar da hapse düşmeye mahkum edilmeye başlayınca kaçan Fethullah Hoca Abramowitz, şefaatiyle havaya sokulmaya başlandı.

Abramowitz tam olarak ne söyledi Özal'a peki?

Abramowitz 'Siz böyle askerlerin sözüne bakarak Fethullah Hoca grubunu göz altında tutup bunaltacak yerde, sizinle ortaklık yapalım. Afganistan'ın Sovyet işgali sırasında Vahhabilikten azma Selefileri destekledik ve El Kaide örgütünün ilk şeklini ortaya çıkarttık. Bu da Afganistan'da Sovyetlerle savaştı. Şimdi iş değişiyor. Bunlar bu görevi yapacak durumda değil çünkü İran devrimi oldu, Şii tehlikesi başladı. Sovyetler çökerse Gorbaçov'a mektup gönderen Humeyni bütün Türki devletleri, Afganistan'ı, bu arada bilhassa Farsça konuştuğu için Tacikistan'ı, ele geçirecek devrim ihraç edilecek ama siz ne güne duruyorsunuz? Eliniz armut mu toplayacak? Siz bizim kadim dostumuzsunuz. Şu halde biz sizinle bir ortaklık yapalım. Adriyatik'ten Çin denizine kadar Osmanlı hilafetini kuralım' dedi.

HALİFELİĞİ KURACAKSINIZ

Bu mantıklı mı?

Kendi yıktıkları hilafeti Abramowitz mi verecek? Bizim saf vatandaşlar da hemen 'Adriyatik'ten Çin denizine kadar' sözünü ezberledi. O sırada gittiğim her iftarda biri yerinden kalkıp 'Bizim Acem'den alacağımız hiç bir şey yoktur. Biz Adriyatikten Çin denizine kadar Osmanlı hilafetini yeniden ihya edeceğiz' derdi.

Hilafetin yeniden kurulması işi Fethullah Gülen'e mi verildi?

Fethullah Gülen grubuna bu görev verildi. Bazı müstaid gençlere şu da söylenmiş olabilir. 'Siz bizim menfaatlerimizin koruyucusu olacaksınız. İran'da beliren Şii tehlikesine karşı, Sovyetlerde biz hakim olacağız ama siz de bizim misyonerlerimiz gibi okul açacaksınız, Katibim türküsünü öğreteceksiniz, İstiklal marşı öğreteceksiniz. Ama Şiiliğe karşı bir kale kuracaksınız.' Sonra da ne olur olmaz geri tepmesin, Sünnilere de güven olmaz diye Türkiye'de Kürt meselesi körüklendi ki, 'Hani hilafet verecektiniz' olmasın, kendi dertlerine düşsünler. Türk Müslümanları ile Kürt Müslümanları birbirine düşürüldü, araya kan davası kurmaya çalışıldı.

SORU İŞARETİ KONDU

Böyle bir görevlendirme varsa Fethullah Gülen'in burada olması gerekmez miydi? Amerika'ya neden gitti?

Çünkü Fethullah Hoca da tam bilinçli değildi. İran'a düşman kılınması da bilhassa şu sebeple oldu. İran'da eskiden beri kül yutmaz siyasetçiler vardır. İşi anladılar. Okulların istihbarat servisleri tarafından kullanıldığını bu istihbaratın Amerika'daki lobiye gittiğini düşündüler. Onun için Fethullah Hoca'ya İran Azerileri 'Paranız çoksa bize verin, biz sizin hayrınıza, bağış yaptınızı da belirterek yoksul öğrencilere okul açalım' dediler. Kül yutmadıkları anlaşılınca büsbütün düşman kıldılar. Ama Fethullah Hoca'nın yanına da üç bakımdan soru işareti kondu.

Neydi bu üç soru işareti?

Biri kendi günahı yoktu ama Saddam İran saldırısında muvaffak olamayınca ortadan kaldırılma zamanı geldi. Kuveyt'e saldırtıldı önce, arkasından da Kuveyt'e saldırma bağışlanmaz günahı dolayısıyla da Körfez savaşında tam manasıyla yaltaklanıp bize teslim olmazsan arkası kötü gelecek diye ihtar edildi. Saddam da birden bire ihtar yiyen bir şımarık çocuk olarak canavarlığına devam edince ikinci ihtar idam şeklinde oldu. Saddam'ın bu durumu üzerine 'Sünnilere de güven olmaz. Herkes bize bazı İslam ülkeleri gibi 90 yıl sadakat göstermez' diye Fethullah Gülen grubunun yanına da bir soru işareti kondu. Arkasından da kötü not ikileşti.

BOSNA'DAN KÖTÜ NOT

İkincisi?

Bosna savaşı çıkıp, Müslümanlara karşı katliam başlayınca, ne de olsa cemaatin halk tabakası da temiz Müslümanlar, bunları da sükûtu hayale uğratamazdı cemaatin üst düzeyi. Bosna'ya okul açacağız dediler. Bosna'ya taraftar göründüler. Bosna'ya samimi gayrı samimi bir çok adam gitti cemaatten. Bosnalılar için para toplayıp yardım olarak gönderecek yerde okul açtılar. Ama okul da açsalar, bu da biraz lüzumundan fazla heyecan gösterdiler diye bir şüphe işareti konmasına sebep oldu. İşlediği bir hatası da artık bardağı taşırdı. Tasfiye edilmesi istenmedi ama ihtar yapıldı. O hatası da izinsiz Papa'yla görüşmesiydi.

GÖZETİM ALTINA ALDILAR

Ne yapıldı ihtar olarak?

Pensilvanya'da ipotek kondu. Yanına da onu yönetecek adamlar yerleştirildi. Cemaatten samimi olmayan, bunun bir menfaat şebekesi olduğunu bilen kişiler yerleştirdiler. Yakın bir gözetim altına alındı. Fakat bu kadar yakın ve bilinçli bir denetim altına alınacağını tahmin etmiyordum. Yine de samimi duyguları olan birisi olarak kabul ediyordum. Fakat son olaylar tersini gösterdi.

Peki ne oldu da Cemaat ve Ak Parti arasında bunlar yaşandı?

Askeri vesayet yamağı, aralarında bir düşmanlık olsun diye cemaate hücum ettirildi. Ak Parti 2007 senesinde kendisine oy vermeleri dolayısıyla Cemaatle ittifak yaparak, onlara da zarar veren askeri vesayeti bertaraf etti. Fakat hükümet şu gaflete düştü: herkesi kendisi gibi zannetti. Askeri vesayet bir taraftan bertaraf edilirken birtaraftan da emniyet kadrosuna, yargıya, sivil bir darbeci grubun sokulduğunu fark edemedi.

ONE MİNUTE GÜNAHI

Emperyalist güçler Tayyip Erdoğan'ı neden hedef alıyor?

Erdoğan iki hatası nedeniyle affedilmiyor. Bir 'one minute' nedeniyle. 'One minute'i affettirmek için Şam fatihi olman lazım dediler. 'Biz kendi kanımızı dökmeyelim, Mehmetçik döksün kanını. Sünniler Esed tarafından katlediliyor. Bunlar kafirdir diyelim' Suriye'ye sokalım dediler. Erdoğan, Esed sözünü dinlemiyor diye kızdı ama bu oyuna gelmedi. Erdoğan'ı Suriye'ye soktuktan sonra Saddam'a yaptıkları gibi yüklenip, 'Biz müdahale edip Suriye'yi kurtarıyoruz' diye bize sıra gelecekti. Erdoğan bu oyuna gelmedi çok şükür. Bu nedenle şimdi tasfiye etmek istiyorlar.

PİRUS ZAFERİ ÖLDÜRÜR

İlerisini nasıl görüyorsunuz?

Cemaatin hala gafletten ayılmamış, gafil olan kısmının bir an önce kendilerine gelmeleri lazım. Münafıklar zaten bilinçli olarak kendilerindedir. Ama kendileri de şeytan yanındadır. Cemaat Pirus zaferi kazanabilir. Yani bir savaşta hasmını öldürmek ama biraz sonra kendisi de ölecek kadar yaralarla çıkmak. Afganistan'da, Irak'ta, daha korkuncunu Suriye'de yapıyorlar. Daha daha korkuncunu Ankara'ya bulaştırmak istiyorlar. Türkiye'de bir kaos çıkarmak ve cemaattekilerin de Pirus savaşı kazanıp ölecek şekilde çıktıktan sonra emperyallerin son bir lütuf hamlesiyle 'Acı çekmesin bari yavrucak' diye ortadan kaldırması. Ama her zaman böyle de olmaz. Başka ne olabilirdi?

Hakan Fidan bize Allah'ın bir lütfu. Yoksa Milli İstihbarat'ın başına da bir cemaatçi gelseydi yanmıştık. Türkiye Suriye'den beter bir duruma gelebilirdi. Sünniliğin çeşitli grupları, Aleviler birbirilerine düşürülebilirdi. Bu tehlike atlatıldı ama önümüzdeki büyük tehlike 30 Mart'tan önce veya ileride seçimden önce, seçim de yaptırılmayarak bir darbe yapılması. Tam 'Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini' şartları içindeyiz.

OYUN BOZULMALI

Hükümet desteklenmeli, Erdoğan desteklenmeli. Bu oyun bozulmalı. Ama bu oyun bozulduktan sonra Milli mücadeleden sonra nasıl gaflete düşüp nasıl yanlışlar yaptıysak, tekrarlanmasın. Artık bu milli mücadele inşallah nihayi milli mücadele olsun. Suriye'de açlıktan kaditi çıkmış insanlar... Bizim de öyle olmamız isteniyordu. İnananlar için mezhep farkını tamamen terk edip ümmet vahdet şuuruna tam sahip olmaya çalışmalıyız. Milli mücadelede olduğu gibi Kürt Müslümanları da kan davalarını unutup birlik olsunlar. Aleviler, Sünniler, Şiiler siyasi bir oyun olarak değil samimi olarak ümmetin vahdetinde birleşmemiz lazım.

Papa ziyaretini Neoconlar hoş karşılamadı

Emperyal güçlerin Gülen'in Papa'yı ziyareti nedeniyle ihtar verdiğini söylediniz. Halbuki Gülen o ziyaret nedeniyle hep eleştirilir?

Fethullah Hoca'nın birinci ihtarı Abramowitz yerine o sırada İstanbul'da Vatikan'ın temsilcisi olan George Maroviç'i tercih etmeye başlama büyük günahı tespit edilince yapıldı.

Bunu biraz açar mısınız?

Maroviç çok iyi bir insandı. Hristiyan ve Musevi cemaatleriyle iyi ilişkiler kurulmuştu. O da bu cemaat tarafından çok iyi ilişkiler kurulan biriydi. Bunları tenkit etmiyorum ehl-i kitabın iyileriyle ittifak edilebilir ama siyaseten ilişki kurulmaz. Ama Maroviç iyi niyetliydi. Gönlünde islam sevgisi vardı. Bediüzzaman'ın Cevşen-i Kebir duası yaygınlaşınca cemaatten onunla dostluk kuran kimseler götürüp hediye etmişlerdi. O da samimi bir İsa bendesi olarak bu duanın vahiy kaynağıyla ilişkisi olduğunu anladı ve büyük bir şevkle her gece küçük şapelinde Cevşen'den de parçalar okumaya başladı.

HRİSTİYAN MÜSLÜMAN İTTİFAKI İRKİLTTİ

Müslüman olduğu da söyleniyordu değil mi?

Katoliklerin mutaassıplarında gizli Müslüman oldu diye bir söylenti yayıldı. Fakat Maroviç Müslüman olsa hiç yapmasına gerek olmayacak bir şey yaptı ve Fethullah Hocayı alarak Papa'ya götürdü. Papa II. Jean Paul da İslam sevgisi olan, Kur'an-ı Kerim'i öpen bir papaydı. O korkunç emperyalizm odağı bir Papa'nın Kur'an-ı Kerim'i öpmesine ve sonra Fethullah Hoca'yla görüşmesine tahammül edemezdi. Fethullah Hoca'nın izinsiz gidip büyük bir Hristiyan din reisiyle görüşmesi, Hristiyan ve Müslüman ittifakı olacak diye irkilten kusuru, bardağı taşıran damla oldu. Saf Müslümanlar siyonistir o yüzden Papa'yla görüştü diye tenkit ediyorlar. Tam tersine Papa'yla görüşmesi bizim gözümüzde değil, emperyalist odağın gözünde en büyük günahıydı.