Deprem riskine yeni proje: 2026'ya kadar 500 fay hattının incelenmesi hedefleniyor
Deprem riskini azaltmaya yönelik önemli adımlar atılıyor. Bu kapsamda "Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi Araştırma Platformu" isimli bir proje hayata geçiriliyor. Projeyle ilk önce deprem riski yüksek olan 128 fay segmenti analiz edilecek. 2026 yılına kadar ise 500 fay hattının incelenmesi hedefleniyor.
"Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi Araştırma Platformu Tanıtımı ve İmza Töreni" Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde gerçekleştirildi.
Kacır, burada yaptığı konuşmada, Anadolu'nun, kuzeyde Avrasya, güneyde Afrika ve Arabistan levhaları arasında sıkışması sonucunda ortaya çıkan farklı aktif fay hatlarının Türkiye'yi önemli bir deprem bölgesi haline getirdiğini ve 1509'daki İstanbul depreminden 6 Şubat'taki Kahramanmaraş depremine kadar ülkenin pek çok deprem afeti yaşadığını söyledi.
Kacır, Kahramanmaraş merkezli depremin ardından Bakanlık olarak, AFAD ve Türk Kızılay'ı başta olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarıyla ve sanayicilerle koordinasyon halinde harekete geçtiklerini dile getirdi.Depremden yoğun olarak etkilenen 65 ilçedeki yatırımları, en üst seviyede yatırım teşvikleriyle desteklediklerini belirten Kacır, 84 milyar lira değerinde, 25 binden fazla istihdam oluşturacak, 481 yatırım için teşvik belgesi düzenlediklerini anlattı.
Kacır, deprem öncesinde düzenlenen fakat yatırımına devam edemeyecek 1222 yatırım teşvik belgesini tamamlanmış saydıklarını, devam eden 5 bin 962 yatırıma ilişkin teşvik belgesi sürelerini de talep aranmaksızın 3 yıl uzattıklarını ifade etti.
Kalkınma ajansları ve bölgesel kalkınma idareleri eliyle deprem bölgesinin toparlanmasını destekleyecek 124 projeye 1,36 milyar lira kaynak aktardıklarını belirten Kacır, deprem bölgesindeki çalışmalar ve verdikleri desteklere dair bilgi verdi.
"Yerleşim alanlarını etkileyecek deprem senaryolarını ortaya koyacağız"
Depremin yaralarının sarılması, şehirlerin eski günlerine dönmesi için gayret ettiklerini ifade eden Kacır, "Deprem ülkemizin bir gerçeği, depremi engellememiz mümkün olmasa da bilimi önceleyen yaklaşımlarla yarattığı yıkımı en aza indirebiliriz." diye konuştu.
1999 Gölcük depreminden bu yana önemli gelişmeler sağladıklarını söyleyen Kacır, söz konusu depremde dönemin hükümetinin İstanbul'a ulaşmakta çaresiz kaldığı günlerin yaşandığını anlattı.
Kacır, şunları kaydetti:
"Bugün hızlı pozisyon alan ve devletini vatandaşıyla buluşturan ülke durumuna eriştik. TÜBİTAK bu konuma erişmemizde önemli müessesemizden kurumlarımızdan. TÜBİTAK-MAM Yer Bilimleri Araştırma Grubu'muz ile son 20 yılda çeşitli illerimizde zemin sınıf belirleme ve sismik tehlike çalışmaları gerçekleştirdik. Yerel yönetimlerle yürüttüğümüz çalışmalarda, Kocaeli, İstanbul, Yalova, Bursa, Balıkesir ve Gaziantep'te deprem risklerinin azaltılması ve dayanıklı alanların belirlenmesi yönünde projeler gerçekleştirdik."
Kacır, Deprem Sonrası Acil Gözlem Araştırmaları (DEPAR) Projesi kapsamında Bodrum, İzmir, Niğde, Düzce ve Kahramanmaraş depremleri sonrasında fay hatlarının sismolojik özelliklerini gözlemlediklerini, aktif fay hatlarını belirleyerek olası yıkıcı depremlere karşı yerleşim alanlarının uğrayacağı zararların en aza indirilmesini sağlayacaklarını belirtti.
Projeyle, bilim insanlarının Türkiye'deki diri fayların paleosismolojik özelliklerini inceleyeceklerine dikkati çeken Kacır, şu bilgileri verdi:
"Diri fayların bulundukları bölgelerde, yerleşim alanlarını etkileyebilecek deprem senaryolarını bilim insanlarımız ile ortaya koyacağız. Diri fayların geometrilerini, depremlerin tekrarlanma periyotlarını, son yüzey kırılması tarihlerini ve kayma hızlarını ve her bir depremdeki ortalama kayma miktarını bilim insanlarımız belirleyecek. Bu veriler, farklı senaryolara bağlı oluşabilecek tahmini en büyük deprem büyüklüğünü saptamada kritik önemde. 128 fay segmentinin analizini 2 yıl içinde tamamlamayı öngörüyoruz. TÜBİTAK MAM koordinasyonunda gerçekleştirilecek projede, AFAD ve MTA ihtiyaç makamı kurumlar, Türkiye Belediyeler Birliği ise proje sonuçlarının yerel yönetimlerce uygulanmasını teşvik edecek kuruluş olarak yer alıyor. 19 iş paketinden oluşacak projeye, 14'ü proje yürütücüsü olmak üzere 22 üniversitemiz de katkı sunacak. 115 milyon lira büyüklüğündeki projenin ana finansmanı TÜBİTAK tarafından sağlanacak."
Kamu-üniversite işbirliğinde yürütülecek projede 100 araştırmacı ve 90 TÜBİTAK bursiyerinin yer alacağını ifade eden Kacır, bursiyerlerin 40'ının TÜBİTAK STAR bursiyeri lisans öğrencileri olduğunu anlattı.
Kacır, şu ifadeleri kullandı:
"Proje, Türkiye'deki deprem araştırmaları için okul vazifesi görecek. Bugün, 'Kuşadası Körfezi İçindeki Fayların Depremselliğinin ve Aktif Tektonik Özelliklerinin Yüksek Çözünürlüklü Deniz Tabanı Ölçümleri ile Belirlenmesi Projesi'nin sonuçlarına şahitlik edeceğiz. İzmir depreminin ardından TÜBİTAK MAM koordinatörlüğünde yürüttüğümüz çalışmayla Kuşadası Körfezi'nin ayrıntılı fay haritasını çıkarma imkanına kavuştuk. Tarihte bölgede gerçekleşmiş depremlerin jeolojik izlerine ulaştık. Yürüttüğümüz projelerde elde ettiğimiz veriler ışığında bölgede gerçekleşebilecek depremleri en az hasarla atlatacağız."