Cuma hutbesinde "hürriyet ve mesuliyet" konusu işlenecek
Diyanet İşleri Başkanlığı, cuma hutbesinin konusunu "hürriyet ve mesuliyet" olarak belirledi.
Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, camilerde verilecek Cuma hutbesinde "hürriyet ve mesuliyet" konusu işlenecek.
Hutbede, Peygamber Efendimizin, cahiliye karanlığındaki kalplere iman nurunu yerleştirmek için elinden gelen gayreti gösterdiği, bir yandan hal ve hareketleriyle getirdiği hidayeti yaşayarak sunarken bir yandan da etkili ve üstün hitabetiyle ilahi mesajı en hikmetli kelimelere döktüğü belirtildi.
Hz. Muhammedin, bir gün insan ve toplum için hayati bir önem taşıyan hürriyet ve mesuliyet duygusunu ashabına güzel bir benzetmeyle şöyle anlattığı kaydedilen hutbede, "Toplumsal sorumluluğun ve bireysel hürriyetin sınırlarını belirleyen bu hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz, çok beliğ bir üslupla yaşadığımız dünyayı bir gemiye, bütün insanları da bu gemide yol alan yolculara benzetir. Yolcular kendi içlerinde iki kısma ayrılır. Bir kısmı Allah'ın koymuş olduğu sınırları gözeten ilim, irfan, akıl ve erdem sahibi insanlar; diğer kısmı ise bu sınırları çiğneyen, heva ve arzularına esir düşmüş, hürriyeti başıboşluk ve sorumsuzluk olarak telakki eden, sonu hem kendisinin hem de insanlığın felaketi olacak bir hürriyet anlayışına sahip olan kimselerdir" ifadelerine yer verildi.
Hürriyet ve mesuliyetin, zıt gibi görünen ancak birbirinden asla ayrılmayan iki kavram olduğu vurgulanan hutbede, fertler ve toplumların, yaratıcılarına, üyesi oldukları insanlık alemine, üzerinde yaşadıkları ve ortak olarak kullandıkları tabiata karşı görevlerini ifa ettikleri oranda hür olduklarının altı çizildi.
"Rabbimiz 'İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zannediyor?' buyuruyor. İslam'a göre hürriyet, başıboşluk demek değildir. Hürriyet, kötülük yapma ve günahlara dalma özgürlüğü demek değildir. Hürriyet, insanın, sadece başkasının köleliğinden, sadece başkasının emir ve direktiflerine göre yaşamasından kurtulması demek de değildir. Hürriyet, Allah'tan başkasına boyun eğmemek, O'ndan gayrısına teslim olmamak anlamına gelir. İslam'da hürriyetin çok geniş bir anlam dünyası vardır" denilen hutbede, hatta İslam alimlerinin iffet, içtihat, sabır, hilm, af, cömertlik, kanaat ve takva gibi yüce hasletleri hep hürriyetin birer şubesi olarak değerlendirdikleri vurgulandı.
İffetin, cinsel arzulara esir olmamak, içtihatın, tembellik ve rahata esir olmamak, sabrın, korku ve sıkıntıya esir olmamak anlamına geldiği belirtilen hutbede, şunlar kaydedildi:
"Hilm, öfkeye esir olmamaktır. Af, intikam duygusuna esir olmamaktır. Cömertlik ve kanaat, mal sevgisine ve paraya esir olmamaktır. Takva ise nefsin hevasına ve şeytana esir düşmemektir. İslam'ın insana kazandırmak istediği hürriyet, en başta kendi heva, heves, tutku ve arzularına kul ve köle olmaktan kurtulması anlamındaki hürriyettir. Ahlaki ve vicdani hürriyettir. İrade hürriyetidir. İrade hürriyeti kazanılmadan diğer hürriyetler korunamaz. Günümüzde birçok hata, hürriyet kavramının yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Zira çoğu kimseye göre hürriyet, kişinin her yapmak istediğine sahip olmasıdır. Ancak unutmayalım ki böyle bir anlayış hem kişiyi hem de toplumu esarete ve felakete sürükler.
Kitle iletişim araçlarıyla dünyamızın küçüldüğü, geminin dibini delmek isteyenlerin çoğaldığı, teknik imkanları kullanıp tabiatın ekolojik dengesini dahi bozacak kadar ileri gittikleri günümüzde insanlık, Kur'an-ı Kerim'in ve Sevgili Peygamberimizin özgürlük ve sorumluk konusundaki mesajlarına her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Hepimiz, Rabbimizin bize emanet ettiği ortak gemide ebediyete doğru seyrüsefer halindeyiz. Rabbimiz, can emanetini sahibine teslim edinceye kadar bu gemiyi delmeden ve deldirmeden, sahil-i selamete erebilmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin."