Çocuklarımızı Nasıl Koruyacağız?
Daha dün bir annenin çocuğu için gözyaşı döktüğüne şahit oldum. İlk değildi elbet son da olmayacaktı. Anne ise ağlayacak dün bir başka nedenle yarın bir başka sebeple. Hiç olmadı mutluluktan gözyaşı dökecek.
Kadıncağız yalnız başına hayata direnmeye çalışıyor. Eşi terk edip gideli olmuş bir hayli. Temizlik işleri yaparak, eş dost yardımıyla geçinip gidiyor. Bir şikâyeti mi var, yok değil. Lakin kızından dertli; kızı gençliğinin ilk çağında, kavak yelleri almış başını, dinlemiyor anayı atayı.
Kız ne yapıp etmiş eve bir bilgisayar almış, bilgisayar giren eve İnternet girer demişler bir pakete abone olmuşlar. Önceleri ders çalışır, yazı yazar filan demişler ama zaman geçtikçe işin öyle olmadığı ya da o kadarla kalmayacağı anlaşılmış.
Malum sosyal medya kızımızı da almış arasına, arkadaşları ısrar etmiş, annesi anlamaz zaten, üye olmuş birkaç sosyal ağa. Muhabbet, beğeni, paylaşım derken çevresi çoğalmış, arkadaşı artmış. Buraya kadar normal görünüyor her şey, lakin buradan sonra kopuyor ipin ucu.
Ders çalışsın diye alınan bilgisayar esir etmiş bizim genç kızı, saatler geçiyor kalkmıyor oyunun, sohbetin başından. Gözlerinin yorulduğuna mı yanmalı, aklının uyuştuğuna mı? Vakit desen yetmiyor, okula bile gitmeyecek neredeyse. Okula gitmeden olmaz, ekrandan da uzak kalınmaz demişler, kıza bir tablet edinmişler, yetmemiş okuldayken ararım seni deyip anneye bir de cep aldırılmış hani şu akıllı olanlarından.
Bakınca teknik gelişiyor, rahatlık artıyor, hızlanıyoruz diye sevineceğiz. Annesi de öyle sanmış evvelce, kızını sofradan sofraya görür olunca şaşırmış hepten. Hani daha güzel olacaktı her şey! Dersleri de asar olmuş bizim genç kızımız. Eve geç gelmeye, geldiği zaman da bilgisayar başında sabahlamaya alışmış çoktan.
Günler geçtikçe anası anlamış; kız koptu kopacak. Bir çare ama nerede? Söylemiş olmamış, ceza vermiş uymamış. Sonradan öğrenmiş ki annesi, nette takıldığı arkadaşlar, paylaştığı resimler filan ne bu toprağa uyar ne bu aileye. Genç kızımız orasını burasını boyamış, saçını başını yaptırmış, giyim değişmiş… Yani bir başka dünyanın başka bir çocuğu olmuş çoktan.
Komşular kızı şikâyet eder olmuşlar, gürültüsünden, haytalığından laf söz duymamasından, parklarda görenler olmuş. Hatta sigara içiyor diyenler bile var. Annesi ne yapıp edip açtırmış bilgisayarı, dünya yıkılmış başına; bilgisayarda intihar şarkıları, kasvetle dolu sözler, kan akan gözler… İçi acımış annenin, başına gelecekleri bilmeden…
Bir akşam çalmış telefon acı acı, donuk bir ses; “kızınız karakolda, ifadesi alınıyor, gelin çabuk” ne yapacağını şaşırmış, ağlamış. Koşup gitmiş karakola, sormuş soruşturmuş, ne işi olur ki polisle? Ufak bir olay demişler, teselli etmişler, pek inanmamış bir çıkar yol da bulamamış. Almış gelmiş kızı evine. Kızını sevip okşayacak, ne oldu kızım diyecek, dertleşip ağlayacak belki ama daha içeri girer girmez kız koşmuş bilgisayarın başına.
Geldi dün bir vesile ile işte o malum soruyu sordu, şimdi ben ne yapayım?