Çocuklarda gece alt ıslatması diyabet belirtisi olabilir
KTÜ Tıp Fakültesi Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülay Karagüzel:- "Daha önce çok su içmeyen çocuk çok su içmeye başlamışsa, daha sık idrara çıkıyorsa, idrar kontrolü olan çocuk gece altını ıslatmaya başladıysa bunlar diyabet açısın
TRABZON (AA) - TUĞBA YARDIMCI - Ailelere, çocuklarda yeni başlayan gece alt ıslatmalarının diyabetin bir belirtisi olabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurarak dikkatli gözlem yapmaları önerildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülay Karagüzel, AA muhabirine, diyabetin çocukluk çağında en sık görülen endokrinolojik hastalıklardan biri olduğunu söyledi.
Diyabetin, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sıklığı giderek artan bir kronik hastalık olduğunu belirten Karagüzel, özellikle ergenlik döneminde ve 5-6 yaş grubundaki çocuklarda görülme sıklığının son yıllarda daha da arttığını ifade etti.
Karagüzel, çocuklarda Tip 1 diyabet belirtilerinin büyük oranda benzerlik gösterdiğini vurgulayarak, "Daha önce çok su içmeyen çocuk çok su içmeye başlamışsa, daha sık idrara çıkıyorsa, gece altını ıslatmayan ve idrar kontrolü olan çocuk gece altını ıslatmaya başladıysa ya da gece tuvalete kalkmayan çocuk tuvalete kalkmaya başladıysa bunlar diyabet açısından çok önemli uyarıcı belirtilerdir." dedi.
İştahı iyi olmasına rağmen çocuğun kilo kaybetmesi ve halsizlik şikayetinin eklenmesinin de hastalığın belirtileri arasında yer aldığına işaret eden Karagüzel, ailelerin çocuklarında bu belirtiler olduğunda mutlaka doktora başvurmaları gerektiğinin altını çizdi.
Karagüzel, hastalığın başlangıç belirtilerinin önemsenmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Çok su içme, çok idrar yapma, iştahlı olmasına rağmen kilo kaybı, halsizlik şikayetleri gözden kaçırılıp önemsenmediğinde, çocuk diyabetik ketoasidoz dediğimiz daha ağır ve acil bir tabloda bize geliyor." diye konuştu.
Bu ağır tablonun tıbbi açıdan riskli olduğunu ve tedavisinin daha uzun sürdüğünü, farklı komplikasyonlara sebep olabileceğini dile getiren Karagüzel, bu nedenle diyabetik ketoasidoz denilen ağır tabloda çocukların hastaneye gelmesinin istenmeyen bir durum olduğunu aktardı.
Karagüzel, Tip 1 diyabetli çocukların, çocuk endokrinologları tarafından izlenmesinin önemli olduğunu belirterek, Türkiye'de çocuk endokrinologlarının sayısının arttığını, her ilde çocuk endokrinoloğuna ulaşmanın artık daha kolay olduğunu söyledi.
- "Birtakım otlardan ve farklı vitaminlerden medet umanlar olabiliyor, onlar hastalığı tedavi etmiyor"
Tip 1 diyabet tedavisinde pankreasın üretemediği insülinin dışarıdan takviye edilmesi gerektiğini ifade eden Karagüzel, şu değerlendirmede bulundu:
"İnsülin şimdilik çok minik iğneler şeklinde uygulanıyor. Bazen bu aileye zor geliyor, 'Benim çocuğum ömür boyu insülin mi kullanacak?' diyor ve inanmak istemiyorlar bu duruma ve farklı alternatiflere yönlenebiliyorlar. Bazen farklı otlar kullanabiliyorlar, aktarlara gidip kandırılabiliyorlar 'Şu otu kullanırsan diyabet düzelir' gibi bir takım yanlış bilgilerle insülin tedavisini bırakıp ardından daha ağır, koma tablosunda kliniğimize gelen hastalar olabiliyor. Bu nedenle Tip 1 diyabetli ailelerimiz mutlaka çocuklarını bu konunun uzmanı olan çocuk endokrinoloğuna götürerek kontrollerini ve tedavisini planlasınlar, farklı otlardan veya bilimsel kanıtı olmayan farklı seçeneklerden uzak dursunlar."
Karagüzel, Tip 1 diyabetin esas tedavisinin insülin olduğunu yineleyerek, "İnsülin tedavisi yanında sağlıklı beslenme ve egzersiz de çok önemli. Sonuç olarak, Tip 1 diyabetin tedavisinde insülin elzemdir, mutlaka insülin kullanacağız, kulaktan duyma bilgilerle insülin tedavisi bırakılmamalıdır. Bir takım otlardan ve farklı vitaminlerden medet umanlar olabiliyor, onların hastalığı tedavi etmediği unutulmamalıdır." dedi.
KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniğinde güçlü ve yenilikçi bir ekibin görev yaptığına değinen Karagüzel, bölgede çok sayıda ilden gelen hastaya hizmet verdiklerini, bunun yanı sıra Gürcistan başta olmak üzere özellikle yaz döneminde bazı Avrupa ve Arap ülkelerinden başvuran hastalara da hizmet sunduklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: