'Çocukla oruç arasında iyilik ırmağı akar'

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Çocukla oruç arasında bir iyilik ırmağı akar. Oruçla, teravihle, iftarla, sahurla çocuk kutsal bir dünyaya girer ve o dünyanın içinde yaşar" dedi.

'Çocukla oruç arasında iyilik ırmağı akar'

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazan ayının gençlerle, çocuklarla, kadınlarla, tüm cemaatiyle camileri neşelendirdiğini söyledi.

Çocukların dünyasında ramazan ve orucun yerinin bambaşka olduğuna dikkati çeken Görmez, "Çocuklar evvela ramazanı bekler. Ailesindeki ve çevresindeki konuşmalar ona kutlu bir misafirin geleceğini haber verir. Ramazan bütün görkemi ile geldiğinde evde bir değişim başlar. Çocuk bu değişime katılmaya çalışır. Sahura kalkar. Büyükleri 'uyu' dese de o, dinlemez sahurda uyanır. İftar vaktini sabırla bekler. Kulağı ezan sesindedir" diye konuştu.

"Çocukla oruç arasında bir iyilik ırmağı akar" diyen Görmez, "Oruçla, teravihle, iftarla, sahurla çocuk kutsal bir dünyaya girer ve o dünyanın içinde yaşar. Bazen anneler, çocuklarına kıyamaz ve sahura uyandırmazlar ama bu neşeden onları mahrum etmemek, hatta gönüllü olarak, ikna ederek çocukları sahura kaldırmak lazımdır" ifadelerini kullandı.

"Çocukların kalbini kıran teravihe gelmesin daha iyi"

Görmez, özellikle ramazanda çocukların neşe içerisinde camiye geldiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Camide de çocuklar çocukluklarını gösterirler. Bunun kadar tabii bir şey olamaz. Belki koşturacaklar, belki ses çıkaracaklardır. Bir konuşmamda şunu söylemiştim; camide cemaatle namaz kılarken arka saflarda gülüşen çocuk sesleri yoksa gelecek nesiller adına korkun. Bundan dolayıdır ki hiçbir mümin, hiçbir çocuğun gönlünde ve muhayyilesinde, cami ile ilgili kötü anı oluşturabilecek bir söz ve davranış içerisinde olamaz. Hatta diyorum ki kendisine hakim olamayıp, çocuklara bu yanlışlığı yapacak olan kimse teravihe gelmesin daha iyi çünkü herhangi bir çocuğun hafızasında ve muhayyilesinde din-i mübin-i İslam'ın şiarı ile ilgili acı bir hatıra, kötü bir iz, yaralı bir bilinç oluşturmak kebair denilebilecek büyük bir günahtır."