Çizgili tehlike
Çocuklar için video izleme platformlarının birçoğunda, çizgi filmler içerisinde LGBT içerikli görüntülere yer veriliyor. Çocukların bilinçaltına yerleşen bu tehlikeye dikkat çeken Psikolog Abdullah Duysak, konu hakkında ebeveynleri uyardı.
Günümüzde çocuklara özel birçok çizgi film izleme platformu bulunuyor. Bazı çizgi filmler içerisinde LGBT içerikli görüntülere de yer veriliyor. Bu görüntülerin çocukların bilinçaltına yerleştiğini ve ileride sorunlara yol açtığını söyleyen Pandomim Psikolojik Danışma Merkezi Psikoloğu Abdullah Duysak, “LGBT veya eşcinsellik bizim kültürel normlarımıza kesinlikle uymuyor. Dünya çapında oluşturulan ‘normalleştirildik, normalleşiyoruz’ algısını kabul ettirme çabası var. Bizi savaşlarla vuramayacaklarını anlayınca, savaşın dışında en güzel sosyal medya ile vurabiliriz diye düşündüler. Ve buna da tamamen bizim çocuklarımdan başladılar. Bilinçaltımıza bunları yer ediyorlar. Çünkü çocuklar, çizgi film karakterlerine genel olarak özeniyorlar. Örneğin Süpermen’e tüm çocuklar özenir. Özenilen karakter de ne yaptıysa çocuklar aynı hareketleri sergilemeye başlar.” şeklinde konuştu.
‘AHLAKSIZLIĞI AŞILIYORLAR’
Uygunsuz içeriklerle çocuklara ahlaksızlığın öğretildiğini söyleyen Duysak, “LGBT, çocukları hedef alarak aslında kültürümüzü hedef alıyor. Çocuklara yönelik ahlaksız davranışları, o sahnelerle oluşturup bir nevi ebeveynin rolünü çalıyorlar. Ahlaksızlığı aşılayıp bu sahneleri normalleştiriyorlar. Ebeveynler, platform fark etmeksizin her yerde korumalı aile paketi almalılar. Paket içerisinde de yine kendileri kısıtlamalar getirmeliler. Reklamlara dahi kontrol konulmalı. Çizgi film içerisinde, hamile kalan erkeği, iki kızın birbirini dudaklarından öpmesini çocuk, ilk başlarda anlamayacaktır. Onu sadece sevgi gösterisi zannedecektir. Aynı zamanda ebeveynlerin de iyi bir rol model olması gerekiyor. Ebeveynlerin, çocuklarını dudaklarından öpmesi gibi durumlarda biz aslında alttan alta eşcinselliği empoze etmiş oluyoruz. Yani aslında adım adım neslimizi zehirlemeye başlıyoruz.” dedi.
‘EBEVEYN KENDİ İZLEDİĞİ FİLMLERDEN BİLE SORUMLUDUR’
Çocukların yanında izlenilen film içeriklerine bile dikkat edilmesinin altını çizen Duysak, “Bu tür içeriklerle, cinselliği ve cinsel dürtülerin kontrolsüzlüğünü hedefliyorlar. Bunlar erken dönemlerde çocuklarımızda fark edilebiliyor. Özellikle sosyal medyaları aileler kontrol etmelidir. Ev temizliğimiz, işlerimiz önemli ama bunlardan daha önemli çocuklarımız var. Ebeveyn kendi izlediği filmlerden bile sorumludur. Orada çocuk oyun oynasa dahi, izlenen filmde uygun olmayan davranışlar sergilendiyse bunun uygun bir davranış olmadığını anlatmalıdır. 3-6 yaş arasında zaten mahremiyet eğitimlerimiz başlamalı. Mahremiyet eğitimi verirken 3 yaşındaki çocuğa soyut kavramlardan bahsedemezsiniz. Tamamen somut kavramlar olmalı. Anne ben nasıl dünyaya geldim? Sorusu çocuğun diline göre sade, kısa ve net cümlelerle açıklanmalıdır. Daha da bu tür sorular devam ediyorsa orada bir uzmandan yardım alınmalıdır.” sözlerine yer verdi.
‘ÇİZGİ FİLMLER 3 YAŞINDAN SONRA İZLETİLMELİ’
Çocukların izlediği çizgi filmlerin tamamen kontrol altında olması gerektiğini ve 3 yaştan sonra izlenmeye başlaması gerektiğini vurgulayan Duysak, “Kontroller tamamen ebeveynin elinde olmalı. Seçeceğimiz filmi, diziyi, çizgi filmi bile kontrol etmeliyiz. Birçoğu çocuk kanalı olmasına rağmen kültürümüze uygun olmayan içerikleri barındırmaktadır. Bu anlık bir etki göstermese de ergenlik döneminde ortaya çıkar. İnatlaşma ve karşı gelmeyle başlar. Okul ortamlarında kızlar kızlara, erkekler, erkeklere uygun olmayan bölgelerini göstermekle devam eder. Çizgi filmler kritik 3 yaşından sonra izletilmeli. Ekranın içerisinde doğmuş bir çocuğu ekrandan mahrum bırakamazsınız. Ekrandan mahrum bıraktığınızda, kreşte, okulda diğer çocuklar izlediğinde ‘ben niye izleyemiyorum?’ diyerek yasaklar onlara tatlı gelir ve gizli gizli izlemeye başlarlar. Bu da ileride sürekli yalan söylemeye sebebiyet verir. Çizgi film izlemek hayal dünyasını geliştirir. Ama izlediği çizgi filmleri kontrol etmek gerekir. Süre ile izletilmelidir. Bu süre de yaşıyla entegre olmalıdır.” ifadelerine yer verdi.
‘BU OYUNUN ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE ETKİSİ BÜYÜK’
Poppy Playtime oyununun çocuk psikolojisine büyük zarar verdiğini belirten Duysak, “Poppy Playtime, adrenalin ve korkuyu oldukça yoğun hissettirmeyi başaran bir korku oyunudur. Bu oyun iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm sadece korkunç canavar karakteri Huggy Wuggy’den kaçmaya çalışılan bir bölümdür. İkinci bölüm ise daha korkunç ve vahşi Mommy Long Legs karakterinden oluşuyor. Huggy Wuggy karakteri karşısındakini yakalarsa boynuna sarılıyor ve onu etkisiz hale getiriyor. Bu karakterden etkilenen çocuklarda arkadaşlarının veya kardeşlerinin boğazlarını sıkarak onlara zarar verebiliyor. Bu yüzden de bu oyun çoğu ülkede yasaklanmıştır. Çocuklar oyunları gerçek hayat olarak algıladıkları için Huggy Wuggy oyuncağı, çocukların gerçek hayatlarını saldırgan ve zarar verici olarak şekillendiriyor. Özellikle hikayeyi anlatırken kullanılan gerçek hayat video kesitleri ve hikayenin aslında insanların oyuncağa dönüştürüldüğü bir evrende geçmesi küçük yaştaki çocukların psikolojisine zarar verebilir. Olayları gerçek olarak algıladıklarından dolayı çocuklarda altına kaçırma, kaygı bozuklukları gibi durumlara da yol açabilir.Bu tür saldırgan oyunların hem ailenin hem de ilgili makamların tedbiri altında olması gerekmektedir.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
• BÜŞRA ERKUŞ / YENİ HABER GAZETESİ