Çiftçinin emeği ranta mı dönüştürülüyor?
Birçok sıkıntıyla uğraşsa da üretmekten vazgeçmeyen çiftçilerin yüzü bir türlü gülmüyor.
Geçen senelerde kuraklıktan dolayı sıkıntı yaşayan çiftçiler bu sene yağışlar iyi tam bir şeyle değişecek derken açıklanan fiyatlardan dolayı hevesi yine kursağında kalıverdi.
‘Çiftçinin sürekli sorunları var, bitmiyor’ diyenler de var biraz çiftçinin gözünden baktığınız da durumu daha iyi anlayabilirsiniz.
Ekiyorsunuz, suluyorsunuz, gübresini atıyorsunuz kısacası binbir türlü sıkıntıyı çekiyorsunuz ama sizin emeğinize göz dikmiş insanlar bir çırpıda hem de gözünüzün içine baka baka çalıveriyor sizin el emeğinizi…
Geçtiğimiz hafta buğdayın taban fiyatı ton başına 940 lira olarak açıklandı. Bu fiyat kimin içindi?
Tabi ki çiftçiler için ama bu fiyatın çiftçiye hiçbir katkısı yok. Herkes alacağını alıyor ve olan yine o işin kahrını çeken çiftçiye oluyor.
Çiftçi kazanmasın mı şimdi? Bunu mu istiyorsunuz?
Çiftçi ne yapsın? Masrafları var, alacaklıları kapıya dayanmış el mahkum satıyor buğdayını.
Hangi çiftçiye sorarsanız sorun aynı cevabı alırsınız.
Normal zamanda bin 250 TL’den alınan buğdayın hasat zamanı fiyatının 94 kuruşa kadar düştüğünü belirten çiftçiler, buğday fiyatlarını birilerinin ranta dönüştürdüğü noktasında bas bas bağırıyorlar.
Seslerini ne kadar duyurabiliyorlar orası aşikar?
Herkes yine duymak istediğini duyuyor.
Birileri kafasına göre fiyat mı ayarlıyor?
Bakan’ın görüşleri söyledikleri bu kişilerin ne kadar umurlarında?
Hatta çiftçiler Tarım Bakanı Faruk Çelik’in açıklamalarının çarpıtıldığını belirterek Bakan Çelik’in ‘Tarım ürünlerinde gümrük vergisini yüzde 150 den yüzde 45’lere düşürüyoruz. Dışarıdan gelecek buğdayın kilosu 1150 liraya ihtiyaç olduğunda getirilecek’ diye açıklama yapmasını çarpıtarak sanki 800-900 liraya buğday ithal edecekmiş gibi işi ganimete ve fırsata çevirdiklerini dile getiriyorlar.
Ama özellikle üzerinde durulması gereken bir konu daha var.
Buğdayın fiyatlarını bahane ederek un fiyatlarını yükseltenlerin, buğday fiyatları düşünce neden un fiyatlarında bir azalma gerçekleşmediği noktasında soruları da var.
Bence de gayet haklılar.
Haliyle düşünüyor çiftçiler. Birileri bu durumu bahane edip kendilerine bir rant kapısı mı oluşturuyor diye?
Çiftçinin el emeğini, çeşitli entrikalarla Tarım Bakanının açıklamalarını çarpıtıp kaşla göz arasında kendilerine mi çeviriyorlar?
Bunun adı emek hırsızlığı olmuyor mu?
Kusura bakmayın ama kimsenin ahı kimse de kalmaz. Burada kazanan çiftçi olmuyor. Kazanan çiftçinin hakkını savunduğunu iddia eden ve her seferinde çiftçinin sırtına bir yük daha yükleyenler oluyor.
Çifti de “Hem borçlu olan çiftçinin buğdayını yok pahasına alıyorlar hem de yok yere unu halka pahalıya satıyorlar” diye söyleyedursun.
Sonra da çıkıp Müslümanlıktan bahsediyorlar. Kusura bakmayın ama o insanların alın terinin hakkını vermezseniz, o hakkı kaç kere umreye giderseniz gidin ödeyemezsiniz.