CHP'li Sezgin Tanrıkulu hakkındaki soruşturma talebine izin verildi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının CHP'li Sezgin Tanrıkulu hakkındaki soruşturma talebine izin verildiğini bildirdi.

CHP'li Sezgin Tanrıkulu hakkındaki soruşturma talebine izin verildi

Tunç, Gaziantep Valiliği ziyareti sonrasında, Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik iddiaları nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hakkında Adalet Bakanlığından soruşturma izni istemesiyle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Konunun Türkiye gündemini işgal ettiğini belirten Tunç, şöyle konuştu:

"Burada bahsettiğimiz milletvekilinin ordumuza yönelik ifadelerini kabul etmek, hoş karşılamak mümkün değildir. Ordumuzu karalayıcı, milletimizi rahatsız eden, Mehmetçiğimizi rahatsız eden, canı pahasına bu ülkenin bütünlüğü, birliği ve beraberliği için, ülke sınırlarımızı koruyan, güvenliğimizi sağlayan Mehmetçiklerimize bu cümlelerle hakaret etmek elbette ki tepkiyle karşılanır. Cumhuriyet Başsavcılığımız soruşturma başlattı. Soruşturma tabi ki 301. maddenin 4. fıkrası gereği Türk Ceza Kanunu'nda Adalet Bakanlığının iznine tabi. İzin konusuyla ilgili dosya geldi ve izin verildi."

Bakan Tunç, fezlekenin tamamlandıktan sonra TBMM'ye iletilmek üzere Cumhurbaşkanlığına gönderileceğini, fezlekenin Meclise ulaşmasının ardından da takdirin TBMM Genel Kurulunda olduğunu kaydetti.

"Biz milletimiz için, insanımızın refahı ve huzuru için, hukukun üstünlüğü doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz"

Bölgede 6 Şubat'ta dünya tarihinin en büyük depreminin yaşandığını ve en kısa zamanda bölgeyi tekrar ayağa kaldırmanın mücadelesi içinde olduklarını belirten Tunç, bu anlamda Gaziantep'te bölgesel bir çalışma yaptıklarını ifade etti.

İki gün sürecek bir çalıştay düzenlediklerini dile getiren Tunç, "Yıkılan şehirlerimizin, yeniden ayağa kaldırılması noktasında bir aksamaya meydan vermemesi adına özellikle hem yargı camiamız hem bölgedeki yöneticilerimizle birlikte çalıştaylar şeklinde iki gün sürecek toplantılar yapıyoruz. Buradan çıkacak sonuçlar, bizler için çok değerli olacak. Bunlar özellikle Meclis açıldığında yasama sürecinde ışık tutacak." dedi.

AP'nin raporu

Tunç, gazetecilerin AP Genel Kurulunda kabul edilen "2022 Türkiye Raporu"na ilişkin sorusu üzerine, geçmiş raporlarda da birtakım eleştiriler olduğunu hatırlattı.

Ancak söz konusu raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Tunç, şöyle konuştu:

"2022 Türkiye raporundaki ifadeler, gerçekten Türkiye'nin hak etmediği sözler. Yani burada tek taraflı hazırlanmış, birtakım marjinal grupların propagandasını ihtiva eden, bunların etkisiyle hazırlanan bir rapor olduğunu görüyoruz. Özellikle hukukun üstünlüğü, demokratikleşme, yargı bağımsızlığı anlamındaki eleştirileri kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye'nin reform sürecini hiç dikkate almayarak, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı noktasındaki ilerlemeleri hiç dikkate almayarak, bilakis daha da geriye gittiğimizi ifade ederek çok yanlış, taraflı, objektiflikten uzak herhangi bir temeli olmayan bir rapor söz konusu. O nedenle bu raporun bizce bir değeri yoktur. Biz milletimiz için, insanımızın refahı ve huzuru için, hukukun üstünlüğü doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz. Yargımız bağımsız bir şekilde süreçleri devam ettirecek. Dolayısıyla bizim için önemli olan milletimizin huzuru, milletimizin güvenliği, milletimizin yaşam hakkı. Hukukun üstünlüğüne inanan, hukuk devletini daha da tahkim eden reformlara devam edeceğiz. Onlar ne derse desin."

"Türkiye'nin hassasiyetlerine kulak çevirmeniz lazım"

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar ve terör örgütü PKK gösterileri sorusuna ise Tunç, İsveç'te uzun zamandır Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılara şahit olduklarını söyledi.

İsveç'te aynı zamanda terör örgütü PKK'nın gösteriler yaptığını ve bunun kabul edilemez olduğunu vurgulayan Tunç, "PKK bir terör örgütüdür. Avrupa Birliği de bunu kabul ediyor. Dolayısıyla bir Avrupa ülkesinde terör örgütü mensuplarının, şehirlerin ortasında, onların meclis binalarının önünde bu şekilde yasa dışı propaganda yapması ve örgüt flamalarıyla gösteriler yapmasına müsamaha etmenin toplantı ve gösteri özgürlüğüyle ilgisi yoktur. Fikir ve düşünce özgürlüğüyle de ilgisi yoktur. Burada İsveç makamlarının gerekli tedbiri mutlaka alması gerekir." ifadelerini kullandı.

Tunç, İsveç'in NATO'da Türkiye ile müttefik olmak istediğini anımsatarak, şöyle devam etti:

"Türkiye ile müttefik olmak istiyorsanız, ortaklık kurmak istiyorsanız özellikle NATO gibi bir yerde güvenlik alanında ortak olmak istiyorsanız Türkiye'nin hassasiyetlerine kulak çevirmeniz lazım. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna geldiğinde bu konu, tüm bunlar değerlendirilecektir. Dolayısıyla İsveç makamlarından beklentimiz, bu tür yasa dışı hukuksuz girişimlere engel olmalarıdır."

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılması olayının düşünce özgürlüğüyle ilgisinin bulunmadığına dikkati çeken Tunç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin maddeleri açık. Özgürlüğün sınırları vardır. Yani özgürlük sınırsız değildir. Düşünce özgürlüğü de sınırsız değildir, ifade özgürlüğü de... Eğer bir ifade ya da bir gösteri, şiddet içeriyorsa ya da bir başkasının inancına saygısızlık hissettiriyorsa bu özgürlük kapsamında değildir. Dolayısıyla maalesef burada Avrupa ülkelerinin kendi koyduğu maddeye de uymadığını görüyoruz. Türkiye olarak biz Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız Kur'an-ı Kerim yakanlarla ilgili olarak gerekli cezai soruşturmaları başlatmıştık. Yakalama kararlarını çıkardık ve süreci hep beraber takip ediyoruz. Bu konuda da özellikle Avrupa ülkelerinin ve İsveç'in İslam dünyasını rahatsız eden, Müslümanları rahatsız eden, inanca saygısızlık içeren hususlarda özellikle o gösterilere engel olması gerekir ama maalesef görüyoruz ki bir polis koruması eşliğinde bu gösterilere müsamaha gösteriliyor. O gösterilere tepki gösterenlere de adli işlemler yapılıyor. Bu da Avrupa'nın çifte standardını gösteriyor."

Bakan Tunç, dün Zonguldak'ın Karadeniz Ereğli ilçesindeki Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessesesi maden ocağında meydana gelen göçüğe ilişkin soruya da "Tabii bu kazalar neticesinde gerekli idari ve adli soruşturmalar hemen başlatılıyor. O anlamda soruşturmalar başladı. Süreç içerisinde orada bir ihmal söz konusuysa bunu yargı ortaya çıkaracaktır." yanıtını verdi.

İlginizi Çekebilir