CHP NUR’A MI, OYA MI GARK OLACAK?
Her şey 3. köprüye “Yavuz Sultan Selim” isminin verilmesiyle başlamadı. Bu ismin konmasına tepki gösteren Alevileri yatıştırmak için Gülen’in, “Bir isim için, aramızdaki köprüleri yıkmayalım” sözü meğer alttan alta CHP ile yürütülmekte olan işbirliğinin zarar görmesini önlemeye yönelikmiş. Bizim CHP ve Alevilerle aramızda köprü yoktu, Gülen ve cemaatinin de olmadığını zannediyorduk. Ama yanılmışız. Meğer arada köprüler, yollar, viyadükler, duble yollar inşa edilmiş de bizim haberimiz yokmuş. Hatta asrın projesi MARMARAY’a rakip, CEMPARAY tüneli bitirilmiş de bizim haberimiz olmamış. Hani MARMARAY’da balıkların görünmemesini sorun yapmıştı ya Kılıçdaroğlu, cemaatin CEMPARAY tünelinde bir sürü kandırılmış balık görmek de mümkünmüş.
Cemaat tarafından, bu isim kavgasının oluşturması muhtemel hasarlarını gidermek için apar topar Ankara’da Cami ve Cemevi’nin aynı bahçe içinde yer alan projesinin temeli atıldı. O kadar safmışız ki, temele ilk harcı da AK Partili bakan ve milletvekilleri koydu. Meğer o temel, CHP’yi kontrol eden Alevi kardeşlerimize bir iyi niyet jestiymiş de haberimiz yokmuş. Olsun ameller niyetlere göredir diye kendimiz teselli ediyoruz şimdi. Artık kurdela kesmeye AK Partili bakanlar gitmez inşallah.
Bu arada şunu hatırlatayım, Fenerbahçe Kongresi’nde Aziz Yıldırım’a oy vermek için Kadıköy’ün yollarına düştüğüm gün, Kadıköy meydanında “Alevi Dayanışma Mitingi” vardı. CHP bayraklarıyla donatılmış meydanda, sunucunun CHP teşkilatları ve belediye başkanlarına teşekkür girişinden sonra Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Başkanı olarak anons edilen kişinin Başbakan Erdoğan, Fethullah Gülen ve İzzettin Doğan’a yaptığı küfürleri ömrü hayatımda duymadım.
Neyse “kötü söz sahibine döner” diyerek biz de konumuza geri dönelim. CHP’nin Ergenekon cezası Yargıtay’da onama bekleyen Milletvekili Mehmet Haberal, mecliste yemin ettikten sonra ilk iş olarak cemaate ait Fatih Üniversitesi’ni ziyaret etti. Cemaatten Amerika randevusu bu görüşmede kotarıldı. Kılıçdaroğlu ve müzmin din düşmanı Kamer Genç’in cemaatin ayağına gitmesi çok anlamlıydı. Taraflar artık aracılarla değil, karşılıklı olarak masaya oturup yapacakları işbirliği için el sıkıştılar.
Cemaatin yargıyı ve emniyeti ne kadar dizayn ettiğini, bu iki kurumdan gelen kanunsuz ve ilginç haberlerle zaten öğrendik, öğrenmeye devam ediyoruz. Ancak en büyük dizaynı siyasi partilerde yapmak istediği kabak gibi ortada. AK Parti’yi dizayn çalışmaları Başbakan Erdoğan’a toslayınca, soluğu Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinde aldılar.
Şimdi Sarıgül’le CHP’yi ele geçirme çalışması var. İnanın cemaati bu konuda eleştirmiyorum. Helal olsun. Atatürk’ün partisini ele geçirmesine şunun şurasında 3 ay kaldı. Kılıçdaroğlu çaresiz, yazılan senaryoyu figüran olarak seyrediyor. Cemaat, Sarıgül’ün İstanbul’u alamayacağını biliyor. Seçim mağlubiyetinin sabahı Sarıgül, Ankara’nın yollarına düşecek. Sarıgül’ün şuanda seçimle ilgili en ufak bir beklentisi yok. O, seçim sonuçlarının açıklanacağı ve seçimi kaybettiğinin duyurulacağı anı bekliyor.
Sosyal medyada Sarıgül’ün cemaatin bir evine yaptığı ziyaretin görüntüleri yayınladı. Aynı fotoğrafın altında da Sarıgül’ün Hahamlarla, Papazlarla ayin fotoğrafları ve Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan Coşkun’la yudumlanmış veya yudumlanmayı bekleyen içkilerinin bulunduğu fotoğraf karesi var. Bu fotoğraflar Sarıgül’ün değil, cemaatin sorunu. Yalnız asıl sorun ve arıza çıkarması gerekenlerin derin sessizliği dikkat çekiyor. Alevilerle ilgili en küçük bir sorunda yeri göğü inleten Alevi kardeşlerimiz, “CHP-Cemaat projesinde” dut yemiş bülbüle dönmüşler. Cami-Cemevi projesinin temel atma günü sokak eylemleri yapanlar, Kadıköy meydanına on binleri döküp, “Sümüklü Feto” (bu tamamen oradaki kalabalığın ifadesi) sloganı atanlar şimdi sessizce oturuyorlar.
Sadece Aleviler mi sessiz? Nerede anlı şanlı emekli paşalarımız, solcu aydınlar, emekçi sendikalar, öğrenci kollektifleri, Halkevleri…Hepsi “susma komasına” girmişler anlaşılan. CHP’nin, Müslüman kardeşlerimiz tarafından oylara değil, ama NUR’a gark edilecekleri kesin.
Hatta PKK’nin davetsiz dağ misafiri CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ve Ulusalcı İsa Gök’ün Adalet Komisyonu’nda HSYK’yı değiştirecek taslağa karşı çıkışlarını, cemaat adına salladıkları yumrukları görünce onlardan da umudumu kestim. Kafasına tablet yiyen CHP milletvekili yakında birileri tarafından “yılın hizmet adamı” seçilirse ona da şaşırmayın. Siyasette her şey karşılıklı. “Cemaat için tablet yiyen, oyu da hak ediyordur” propagandası yakındır…