'Cahit Zarifoğlu bizim edebiyat ve insanlık okulumuzdu'

Şair, sunucu İbrahim Sadri, Cahit Zarifoğlu hakkında, "O bizim okulumuzdu. Hem edebiyat okulumuz, hem insanlık okulumuz. Şairce yaşamayı ve güvenilir insan olmayı öğretmeye çalıştı bize." dedi.

'Cahit Zarifoğlu bizim edebiyat ve insanlık okulumuzdu'

"Yedi Güzel Adam" şiiriyle hafızalarda ve gönüllerde yer bulan şair ve yazar Cahit Zarifoğlu, vefatının üzerinden geçen 33 yılda dostları tarafından unutulmadı.

Yetişkinler için kaleme aldığı eserlerin yanında çocuk edebiyatına da yazılarıyla katkıda bulunan Zarifoğlu'nun ilk çocuk romanı "Serçekuş", 1983'te Akabe yayınlarından çıktı, "Yürekdede ile Padişah" adlı eseri ise 1984'te Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülüne layık görüldü.

Bir dönem, Ferman Karaçam yönetimindeki Gül Çocuk Dergisi'nde yazı ve şiirlerine yer verilen usta şair, çocukların dünyasına edebi eser vasıtasıyla girmenin huzurunu, bir röportajında şu sözlerle dile getirmişti:

"Çocuklarla bu şekilde dostluk, aslında bir kaçıştı benim için. Sanırım realite, iş hayatındaki ve daha çok politik hayattaki acılıklar, acımasızlıklar, bağnazlıklar, iş hayatındaki yolsuzluklardan, şunlardan bunlardan hep çok ürktüm."

"Çocuklar için yazmak acılarımı azaltıyor" diyen başarılı edebiyatçının hayatında çocukluğunun izleriyle çocuk edebiyatı üzerine yakın dostları İbrahim Sadri ile Ferman Karaçam, AA muhabirlerine değerlendirmede bulundu.

"Çocuklar için yazdıklarını erişkinler de mutlaka okumalı"

TV sunucusu-şair İbrahim Sadri, Zarifoğlu'nun en kıymetli edebiyat önderlerinden biri olduğunu belirterek, "Ben eğer şiir adına bir şeyler biliyorsam, çok net olarak ondan öğrendim. En önemlisi de onun yazdıklarını okuduğunuz zaman sizi yazmaya kışkırtan bir isimdir. Özellikle şiir için böyledir bu. Çok yönlü ve çok üretken bir yazardı. Çocuklar için yazdıklarını erişkinler de mutlaka okumalıdır bence. 'Serçekuş' ve 'Katıraslan' özellikle." diye konuştu.

Zarifoğlu'nu çok özlediğini dile getiren Sadri, "O bizim hem edebiyat hem insanlık okulumuzdu. Şairce yaşamayı ve güvenilir insan olmayı öğretmeye çalıştı bize. Beyefendiydi ve sürprizlerle doluydu. O bizim ağabeyimizdi, her anlamda." ifadelerini kullandı.

İbrahim Sadri, usta şair ile uzun bir süre mektuplaştıklarını aktararak şunları kaydetti:

"Yazdığımız şiirleri mektupla Mavera dergisine gönderir ve sabırsızlıkla 'Bir sonraki ay, Cahit ağabey acaba ne diyecek?' diye heyecanla beklerdik. Bizim için Mavera dergisi arka sayfalarından başlanarak okunan bir dergiydi. Çünkü dergiye gönderilen şiirlere ilişkin Cahit ağabey görüşlerini derginin arka sayfalarında cevaplardı. İlk kez 1981'de dergi aracılığıyla yazışmıştık. Şiirime ilişkin yapmam gerekenleri kibarca anlatmıştı. Sonra İstanbul'a gelince yazışmalar, yüz yüze görüşmelere dönüştü. Bizi evine davet eder, orada da şiirlerimizle ilgili uzun uzun konuşurdu. Hayatımın en güzel zamanlarıydı o Küplüce'de evindeki sohbetler."

Cahit Zarifoğlu'nun çocuk edebiyatıyla ilgilendiği ve dergilerde yazdığı dönemde "Ümit Nesline Selam" adlı çocuk dergisinin yayın yönetmenliğini yapan Sadri, "Cahit ağabey, çocuklar için yazmaya ayrı bir önem veriyordu. Sanırım bunda biraz da, en yakın dostlarından Mustafa Ruhi Şirin ağabeyin etkisi büyüktü. Çünkü o da kendini çocuk edebiyatına adamıştı." dedi.

"Çocuklardan duygu dünyasına kazanımlar taşırdı"

Sadri, derginin çıktığı yıllarda Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal ettiğininin altını çizerek şu bilgileri verdi:

"Afgan mücahitler kıt imkanlarla bu işgale ve zulme direnmeye çabalıyordu. Bu mesele Türkiye'de de büyük yankı bulmuştu. Cahit ağabey de başta 'Afganistan Çağıltısı' olmak üzere, çok değerli şiirlerle bu direnişe katkı vermeye çalıştı. Kendisine, dergimizde bir dizi şiir yazmasını önerdik. Konseptin başlığı 'Afganistan Çocuklarına Şiirler' idi. Merhum Cahit Zarifoğlu yaklaşık bir yıl boyunca her ay o başlık altında bir şiir yazarak dergimizde yer aldı. O, İslam coğrafyasında olan bitene asla kayıtsız kalmayan bir yapıya sahipti. Özellikle 1981- 1986 arasındaki şiirlerinde bu duyarlılık çok net olarak kendini gösterir. Afganistan, Filistin, Suriye başta olmak üzere geniş bir coğrafyanın acıklı türküsü onun şiirlerinde haykıran bir ses olarak kendini gösterir. Bugün o şiirler bize, o duyarlılığa ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu göstermeye devam ediyor."

Zarifoğlu'nun çocuklara ayrı bir muhabbet beslediğini belirten Sadri, "Onun çocuk sevgisi başta kendi çocukları Betül, Ahmet, Arife ve Ayşe Hicret olmak üzere, hayatının en kıymetli özelliklerinden biriydi. Çocuklardaki masumiyet durumunu çok önemser ve oradan kendi duygu dünyasına kazanımlar taşırdı. O yüzden çocuklar için yazdıkları hakiki ve çok etkileyicidir." açıklamasını yaptı.

Sadri, Cahit Zarifoğlu'nun çocuklar için yazdığı ancak erişkinlere de seslendiği eserlerinin tam anlamıyla keşfedilmediğini ve üzerine yeteri kadar konuşulmadığını söyleyerek, bu konuda daha kapsamlı ve daha derinlikli çalışmalar yapılması temennisinde bulundu.

"Çocuklarının her anını kaleme aldığı satırlarla karşılaştım"

Şair ve yazar Ferman Karaçam da Zarifoğlu'nun çocuklara olan sevgisine dair söylenecek çok şey olduğunu belirterek, "Bunu, kendisinin vefatından sonra daha yakından anladım." dedi.

Cahit Zarifoğlu'nun vefatından sonra çocuklarının her biriyle yakından ilgilenmeye çalıştığını aktaran Karaçam, "Evlerine sık sık gittim, elimden geldiğince onlara amca, dayı ve ağabey olmaya çalıştım. O sırada Gül Çocuk Dergisi çıkıyor olduğu için, en büyük çocuğu olan Betül'den şiirler ve bazı yazılar alıp dergide yayımlıyordum. Sanırım Betül henüz 10- 13 yaşlarındaydı." bilgisini verdi.

Karaçam, Zarifoğlu'nun eşi Berat Hanım'ın kendisine Zarifoğlu'nun yazdığı, çocuklarıyla alakalı şiirleri ve günlükleri verdiğini anlatarak, "İlk defa bir babanın, çocuklarının her anını kaleme aldığı satırlarla karşılaştım. Mesela, günlüklerde çocuğunun gülüşünü, jestini, mimiğini, yeni konuşmaya başlarken çıkardığı kelimeleri en ince detaylara varıncaya kadar izleyip yazmış. Bu ilgi gerçekten imrenilecek bir meziyettir." idiye konuştu.

"Yazdıkları bugün sayılı çocuk edebiyatı eserleri arasında"

Cahit Zarifoğlu'nun özellikle bir çocuk edebiyatı disipliniyle yazdığı iddiasında olmamasına rağmen, yazdıklarının bugün de sayılı çocuk edebiyatı eserleri arasında yer bulduğunu vurgulayan Karaçam, "Kendisinin de ifade ettiği gibi ondaki çocuk duyarlığı kendi yaşadıklarının ve tecrübelerinin doğal akışı ile hayat bulur." dedi.

Ferman Karaçam, Zarifoğlu'nun zenginliğinin sadece çocuk edebiyatında önemli bir yere sahip olmasından değil; aynı zamanda şiiri, duyarlığı, günlükleri, makaleleri, mektupları, gençlerle olan diyaloğu, cumhuriyet dönemi yazar ve şairler arasındaki nezih ve istisnai yerinden kaynaklandığını söyledi.

Türk edebiyatının unutulmaz isimlerinden biri olan Zarifoğlu'nun içinden geldiği gibi yazdığını vurgulayan Karaçam, onun çocuk sevgisine ilişkin "Zarifoğlu çocuklara ve hayvanlara karşı son derece doğal, yani yaratılıştan gelen bir yakınlık ve duyarlık sahibiydi. Aslında onda, biraz Fethi Gemuhluoğlu ya da daha geriye gidersek Yunus Emre fıtratı vardı, hani şu 'yaratılanı yaratandan dolayı seven' fıtrat." değerlendirmesini yaptı.

Karaçam, Gül Çocuk Dergisinin Türkiye'nin çocuk dergiciliği konusunda ilkleri ortaya koymasının yanı sıra önemli şair, yazar ve çizerlerin ortaya çıkmasına vesile olan yerli ve milli bir değer olduğunun altını çizdi.

"Gül Çocuk'ta Cahit ağabeyin emeği çoktur"

Gül Çocuk Dergisi'ni çıkaracağı zaman ilk istişare ettiği kişinin Cahit Zarifoğlu olduğuna işaret eden Karaçam, şunları söyledi:

"O sırada Harbiye'deki TRT İstanbul Radyosunda çalışıyordu. Telefon ettim, konuyu açtım, onun iş yerinde buluştuk. Epey bir süre konuştuktan sonra 'Yürekdede ile Padişah'ı çizimli çocuk romanı olarak Gül Çocuk'ta yayımlama konusunda anlaştık. Ayrıca, dergiye her konuda destek vereceğini, yazı, şiir, danışmanlık anlamında neye ihtiyaç varsa, derginin hayat bulması ve devam etmesi için elinden geleni yapacağına söz verdi ve öylece başladık. Gül Çocuk'un gerçekten çok beğenilen, okunan, takdir edilen bir mevkute olarak matbuat tarihimizde yer almasında Cahit ağabeyin emeği çoktur. Ayrıca Gül Çocuk'un M. Ruhi Şirin, Hasan Aycın, Mustafa Özçelik, Serdar Yakar, Mevlana İdris, Erol Erdoğan, Nuri Kahraman, Kemal Kahraman, M. Ahmet Varol, Hamit Yüksek, A.Vahap Akbaş, Vehip Sinan, Salih Koca, Ramazan Erkut, Ayhan Bal gibi yazar, çizer, mütercim ve şairlerle birlikte güzel bir yazı, muhteva ve destekçi ekibi vardı."

Karaçam, derginin birçok bakımdan tez konusu özelliği taşıdığını belirterek, "Gül Çocuk Dergisinin çıkarılmasında esas irade sahibi olan rahmetli Mahmud Esad Coşan Hocaefendiyi, emekleri ve gayretleri olan Raşit Küçük hocayı, Yusuf Yazar ve Yılmaz Bayat Bey'i minnetle ve şükranla anmalıyım." dedi.

Dergideki içeriklerin Türkçe dışında Arapça, İngilizce ve Fransızca yayımlandığı, fıkra, mektup ve muhtelif yazılara da yer verildiği için yurt dışından çok sayıda geri dönüş olduğunu söyleyen Karaçam, "Dahası bu dönüşümler bir kitap çıkışına bile vesile oldu. Okur Çocuk yayınları arasında yayımladığımız 'Dünya Çocuklarından Mektuplar' eserinin temelleri bu dönüşümlere dayanır." şeklinde konuştu.

Karaçam, Zarifoğlu'nun vefatının 33. yılında yeniden hatırlanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cahit ağabeyin ve dolayısıyla bir şairin Yürekdede ile Padişah adlı roman öyküsünü çizgi roman olarak çizdirip yayımlayan ilk dergi Gül Çocuk Dergisidir ve bu çizim Vefa Yayıncılık tarafından bir kitap olarak da basılmıştır. Eğer bulunuyorsa ne ala, ama bulunmuyorsa yeniden basılıp bugünün çocuklarına sunulmasını çok arzu ederim."