Bir tutkudur Saraybosna
Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Bosna Hersek’e yapılan program sonrası gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Lokman Koyuncuoğlu, değerlendirmelerde bulundu. Bosna Hersek’te Müslüman ve Türk kültürünün izlerinin mutlaka korunması gerektiğini söyleyen Koyuncuoğlu, “Bosna Hersek’e daha çok gitmemiz, oraya daha çok sahip çıkmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin programı ve Konyaspor’un Bosna Hersek takımı FC Zeljeznicar ile dostluk maçı kapsamında; Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Milletvekilleri Ahmet Sorgun ve Hacı Ahmet Özdemir, Konyasporlu oyuncular ile yöneticileri, STK, basın ve gençlerden oluşan heyet Bosna Hersek’e gitti. Programda; Saraybosna Mevlevihane’si, Başçarşı, Ahmici, Travnik, Umut Tüneli ve birçok tarihi ve turistik yer gezildi.
Konyalı gazeteciler Başçarşı Meydanında
Başçarşı, Saraybosna’nın en ünlü yerlerinin başında geliyor. Bosna’ya ait turistlik eşyaların alınabileceği dükkanların bulunduğu, Cevabi köftesi, Boşnak böreğinin yenildiği, çay içilebilecek mekanların yer aldığı, Gazi Hüsrev Bey Camisi ve Başçarşı Camii’nin olduğu, Gazi Hüsrev Bey tarafından yaptırılan tarihi Bedesten…
Dostluk maçının ardından heyet Bosna Hersek’i gezerek Türk-Boşnak dostluğuna şahit olurken ilişkilerin gelişmesi için de büyük katkıda bulundular. Geziye katılan Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Lokman Koyuncuoğlu, Bosna Hersek’teki izlenimlerini paylaştı. Konya’nın Bosna Hersek’te büyük bir öneme sahip olduğunun altını çizen Koyuncuoğlu, Yugoslavya’nın dağılması süreci sonrası çıkan Bosna Savaşında, Bosna Hersek’e Konya’nın büyük yardımları olduğunu hatırlattı.
Bosna Savaşı döneminde Bosna Hersek ile Konya arasında başlayan ilişkilerin bugün çok iyi olduğunu belirten Koyuncuoğlu, “Bosna Hersek’in her yerinde Konya havası var. Yerel yönetimler anlamında Konya’nın katkıda bulunduğu çok sayıda hizmet var. Konya Büyükşehir Belediyesi 2017 yılında tramvaylar göndermişti. Bu tramvayları orada görüyorsunuz. Konya’dan geldiğimizi görenler bizlere oldukça sıcak ve samimi davrandı. Konya’ya bakışının çok olumlu olduğu bu davranışlardan hissediliyor” dedi.
DAHA ÇOK SAHİP ÇIKMAMIZ GEREKİYOR
1992-1995 yıllarında yaşanan savaşı sonlandıran ancak ülkeye karmaşık bir siyasi sistem getiren Dayton Barış Anlaşmasıyla Bosna Hersek’in siyasi yapısının karmaşık bir yapıda olduğuna değinen Koyuncuoğlu “Dayton Barış Anlaşmasıyla Avrupa’nın ortasında Müslüman bir yapı kalmasın diye karmaşık bir yapı oluşturulmuş. Kantonlar oluşturulmuş, her yapının ayrı bir bakanlığı var, Boşnak, Sırp ve Hırvatlardan oluşan sistemde 8 ayda bir Cumhurbaşkanı değişiyor.
Avrupa’nın ortasında Bosna Hersek, bir Müslüman ülke olmasın diye böyle bir karmaşık yapısı oluşturmuşlar. Bosna Hersek’te olup biten her şey kontrol edilmeye çalışıyor. Gelişmesi, büyümesi ve özgür olması bu yöntemlerle engelleniyor. Böyle bakınca Bosna Hersek’e daha çok gitmemiz, oraya daha çok sahip çıkmamız gerektiğini anlıyoruz. Buradaki Yunus Emre Enstitüsü’nde Türkçe’nin yaygınlaşması sağlanıyor.
Yunus Emre Enstitüsü gibi yapılanmaların bölgede artırılması lazım. Üniversitelerimizin buralarda projeler yapması gerekiyor. Çünkü Bosna Hersek bizi ağabey olarak görüyor ve bunun hakkını vermeliyiz. Bölgede, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Mevlevihane ve KOMEK Merkezleri var. Burada gençlere güzel dersler veriliyor” dedi.
Travnik; vezirler şehri
Saraybosna’ya 90 km uzaklıkta, Osmanlı Vezirler ve Sadrazamlar şehri. Bu yönüyle asaleti ve mağrur duruşuyla dikkat çeker. Travnik Kalesinden bakıldığında şehirden 40 cami sığdığı söylenir. Gerçekten de şehir bir Osmanlılık göstergesi olarak sayısız türbe ve camiye sahiptir.
“GENÇLERİN AVRUPA’NIN ORTASINDA YAPILAN ZULMÜ GÖRMESİ GEREKİYOR”
Bosna Hersek’te Osmanlı-Türk kültürü kalıntılarına da değinen Koyuncuoğlu, Fatih Sultan Mehmet’in fethiyle Bosna Hersek’te Türk kültürünün kalıcı hale geldiğini söyledi. Bosna Savaşı’nda Türk kültürünün belli bölgelerde büyük oranda zarar gördüğüne değinen Koyuncuoğlu, “Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’nun ölümünden sonra Balkanlarda bağımsızlık hareketleri başladı.
Bosna Hersek’in bağımsızlığını ilan etmesi Sırpları çileden çıkardı ve Bosna Savaşı başladı. Avrupa’nın üçüncü büyük silahlı Sırp ordusuna karşı, hiçbir silahı olmayan Boşnaklar Aliya İzzetbegoviç’in olağanüstü mücadelesiyle Saraybosna’yı savundu. Tarihe geçen bu savunma, 20. Yy. da Avrupa’nın v etüm insan hakları savunucularının nasıl ikiyüzlü olduklarının en önemli göstergesidir.
Umut Tüneli
Bosna Savaşında, Saraybosna’nın kuşatma altında kaldığı sürece her türlü yardım girişi engellenmişti. 4 ay 4 gün süren kazı sonucu Umut Tüneli açıldı. Bu tünelden silah, gıda ve yardım erzakı şehre girmeye başladı. Bu tünel sayesinde 300 bin Boşnak kurtuldu ve Bosna Savaşı, Boşnakların lehine döndü.
Bu savunma harekâtında önemli bir işlev gören Umut Tüneli’ni gezdik ve neler yaşandığına şahit olduk. Saraybosna tümüyle bir Osmanlı şehri ve bunu kendi dayanışmalarında da rahatça görebiliyoruz.
Osmanlı Devleti’nin Saraybosna’da ortaya koyduğu imar çalışmaları önemli. Her yerde Osmanlı izini görebiliyorsunuz. Başçarşı bunun en güzel örneklerinden birisidir. Bosna Hersek’e giden herkes orada neler olup bittiğini, mücadelelerini örnek almalıdır. Bunun için Bosna Hersek’e sahip çıkmamız gerekiyor. Başçarşı’da bulunan Gazi Hüsrev Bey Külliyesi ve çevresinde Osmanlı Kültürünün devam ettiğini görebilirsiniz.
Biz burada gördüklerimizden sonra, Türkiye’de yaşayan gençlerin Bosna Hersek’i kesinlikle unutmaması gerektiğini bir kez daha söyleme ihtiyacı hissettik. Ayrıca Türk gençliği Avrupa’nın ortasında bir Müslüman millete nasıl bir soykırım yapıldığını mutlaka yerinde görmeli.
Srebrenitsa Katliamı son yüzyılın, insanlık tarihi açısından utanç verici katliamıdır. Burada yaşananlar hiç unutulmamalı ve bunlar her zaman dile getirilmeli. Gençlerimizin, Avrupa’nın kendisi hariç kimseye yaşam olanağı sunmadığını görmeleri gerekiyor. Aliya İzzetbegoviç’in ‘unutulan soykırım tekrarlanır’ sözünün altında bizim oraları görerek sahip çıkmamızın gerektiği anlatılıyor. Bu programın amaçlarından birisi de buydu. Biz millet olarak hiçbir insana zarar vermeden, onlara tüm özgürlüklerini vererek yaşam olanağı sunan bir millet olduğumuzu orada bir kez daha görmüş olduk.
Konya Büyükşehir ve diğer belediyelerimiz, medeniyetimizin izlerini taşıyan gönül coğrafyamıza insanımızı daha çok görmesi için programlar yapmalı. Özellikle gençlerimizin mutlaka bu bölgeleri görmesi gerekiyor ki, nasıl bir medeniyetin mensubu olduğumuzu hiçbir zaman unutmasınlar.” diye konuştu.
Hırvat askerleri, 1993 Nisan’ında Ahmiçi Köyü’ne girip, 43’ü kadın ve çocuk toplam 120 sivili öldürdü. Ahmiçi hemen hemen herkesin aynı soyadını taşıdığı bir Bosna köyüdür. 16 Nisan’da sabah namazında sistemli bir şekilde çevre köylerle beraber bu köyü de ele geçiren Hırvatlar 120 savunmasız Boşnak Müslümanı katletti. Birçok Müslüman evlerinin ateşe verilmesinden dolayı yanarak can verdi. Köydeki tüm camiler yakıldı.
DOSTLUK KAZANDI
FC Zeljeznicar ile oynanan dostluk maçına da değinen Koyuncuoğlu, “Konyaspor, Balkan oyuncuların yoğun olduğu bir takım. Kalecimiz Sehic ve Amir Hacıahmetoviç de Boşnak’tır. Geçmişte birçok oyuncumuz da Boşnak vatandaşıydı. Haliyle Konya ile Balkanlar arasında spor alanında da büyük bir bağ oluşuyor. Bayraklarla karşılandığımız bir dostluk maçına şahit olduk. Unutulmayacak anların yaşandığı ve dostluk görüntülerinin verildiği bir maç oynandı. Biz Bosna Hersek’i sadece futbolcu yetiştiren bir yer değil, aslında düşünce geliştiren bir yer olarak görmek istiyoruz” diye konuştu.