Bir kitap bir inceleme: Yeniden İslam’a -Ebû’l-Hasen en-Nedvî
Gazetemiz Yeni Haber tarafından günlük hazırlanan "Kültür Sanat" köşemizde bugünün kitap incelemesi: Yeniden İslam’a -Ebû’l-Hasen en-Nedvî
Ebu’l Hasen Ali en-Nedvi yazdığı eserler sayesinde İslam toplumlarında ve birçok ülkede söz sahibi olmuştur. Gayesi; geçmişimizde yaşanan ve etkisini günümüz gençliğinde de hissettiren maddeci olma ve ahlak konusunda eksiklik yaşayan toplumun şuur kazanmasını ve İslam’a mensup olmayan toplumların da bu tarihten aktarılan örneklerle kendilerine dışarıdan bakmış olmalarını istemektedir.En-Nedvi’nin Yeniden İslam’a isimli eseri birçok konferans konuşmasının ve makalelerinin de toplandığı bir eserdir. Konular arası bağlam ise temel gaye olan İslam şuuru, madde ve mana ilişkisi ile sağlanmıştır.Türkçe diline kazandırılan bu eser, hem gençlerimizin bilinçlenmesini hem de onları yetiştiren ebeveynlerin bazı hususlarda daha iyi açıklamalar yapmasını temenni etmektedir.
Prof. Dr. Ebû’l-Hasen en-Nedvî
Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan, birçok dini inanca da ev sahipliği yapıyor. Günümüzde 150 milyona yakın Müslümanın yaşadığı ülkenin İslamiyet ile tanışması hicretten sonraki ilk yüzyılda gerçekleşiyor ve Hindistan, o günden bu yana sayısız alim ve mütefekkir yetiştiriyor.
Ebu’l-Hasen en-Nedvi, 1914 yılında Hindistan’ın UttarParadeş eyaletinde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda babası Abdülhay el-Hasani ile birlikte dini eğitimine başladı. Henüz 9 yaşında babasını kaybedince maddi güçlüklerle karşı karşıya kalan küçük Nedvi’ye Sıddık Hasan Han’ın torunları sahip çıktı ve okul masraflarını üstlendiler.1927’de Leknev Üniversitesi’ne girerek Arap Dili ve Edebiyatı üzerine tahsil görmeye başladı ve buradan sonra Dârülulûm-i Nedvetü’l-ulemâ’ya kaydoldu. Arapça eğitimini tamamladıktan sonra Lahor’un yolunu tutan Nedvi, burada şiirlerini Arapçaya çevirdiği Muhammed İkbal’le tanıştı. Bu tanışıklık hayatının dönüm noktalarından biri oldu; zira İkbal’in şahsına ve fikirlerine olan alakası ve hürmeti arttı.Nedvetü’lUlema’da, Haydar Hasan Han Tonki ve Mubarekpuri’den hadis, tefsir ve mantık dersleri gördü ve zorlu eğitim sonunda her ikisinden de icazet almayı başardı. Aynı dönemlerde Ahmed Ali Lahuri’nin derslerine katılan Nedvi, bir yandan da Dârülulûm-i Nedvetü’l-ulemâ’da dersler vermeye başladı. Fikirleri, teşkilatçı yapısı ve cesaretiyle kısa süre içinde Hindistan Müslümanları arasında dikkat çeker hale geldi. 1941 yılında Mevdudi’nin davetiyle Cemaati- İslami’nin kurucuları arasında yer alsa da bir süre sonra aralarında yaşanan sorunlar nedeniyle buradan ayrıldı.Kısa bir süre sonra İdâre-i Ta‘lîmât-ı İslâm adını verdiği bir okul kurarak burada dersler vermeye başladı. Dört yıl kadar devam eden bu Kur’an- Kerim ve tefsir dersleri sonrası ilk haccını gerçekleştirmek üzere Hicaz’a sefere çıktı. Hacc vazifesini tamamlayıp döndükten sonra çeşitli okullarda dersler vermeye devam eden Nedvi, 1961’de Nedvetü’l-ulemâ’nın başkanı ve Dârülulûm rektörü oldu.
TEBLİĞ İÇİN DÜNYAYI GEZDİ
Nedvi, tebliğ vazifesini yerine getirmek için Avrupa ve Amerika kıtaları da dahil olmak üzere pek çok seyahate çıktı. Bu seyahatlerde önemli İslam alim ve düşünürleriyle tanıştı ve İslam dünyasının genelinde muteber bir isim haline geldi. Başta Râbıtatü’l-âlemi’l-İslâmî ve CentreIslamique de Geneve olmak üzere pek çok kuruluşta başkanlık ve yöneticilik yaptı. Tebliğle birlikte Arap milliyetçiliği, Batıcılık, ahlaki gerileme ve israf konuları üzerine özellikle durdu ve Müslümanların bunlara karşı çok dikkatli olması gerektiğini her fırsatta dile getirdi.80’li yaşlarına geldiğinde sağlığı iyiden iyiye bozulan ama felçli haliyle dahi İslam’a hizmet etme gayretinden geri durmayarak yazmaya devam eden Ebû’l-Hasen en-Nedvî, 31 Aralık 1999’da vefat etti.