Bir kitap bir inceleme: Mağaradakiler-Cemil Meriç
Gazetemiz Yeni Haber tarafından günlük hazırlanan "Kültür Sanat" köşemizde bugünün kitap incelemesi: Mağaradakiler-Cemil Meriç
Aydın mı dersiniz, entelektüel mi dersiniz? İki kavrama farklı anlamlar mı yüklersiniz? Aydınlardan entellektüellerden çok şeyler mi beklersiniz, hiçbir şey beklemez misiniz? Öyle ya da böyle, kültürle derinlemesine alışveriş kaygınız varsa zaman eksenine düşünce mesaisi düşünebiliyorsanız bu kavramlar üzerine kafa yorarsanız bu sorulara cevap ararsınız ufuk ararsınız. Cemil Meriç'in hakikatte içi de, dışı da bir mağarayı anlattığı kitap Mağaradakiler bir geniş ufuk kitabı…
“BİR ÇAĞIN VİCDANI OLMAK İSTERDİM”
Birincisi Cemil Meriç’i okuyan insan öyle kapağını kapatıp hadi bu kitabı da bitirdim diyemez. Çünkü zaten sayfalar arasında onu anlamak kurduğu cümlelerin spiralinde gezinmek bile farklı bir şey okuduğunuzu hissettirir size… Ağır bir dili var kabul… Ama bu sizin Cemil Meriç okumamanız için bir sebep olmasın. Aksine Bu Ülke gibi Jurnal gibi Mağaradakiler gibi kitapları okudukça zihninizin ve ufkunuzun açıldığını hissedeceksiniz. Mesela ben Jurnal’i lise yıllarımda okumaya kalkışmıştım. O dönem inanılmaz zor gelmişti ama sonuçta her bir sayfasından onlarca sayfalık başka başka bilgiler öğreniyorsunuz. Özellikle şu anda bir elimiz telefona yapışık yaşadığımız için, aslında kitabın içerisinde bilmediğimiz kelimeleri şahısları ya da olayları tık diye googledan bulabilirsiniz. Birazda Mağaradakiler kitabından bahsedecek olursam kitabın içindeki şu cümle beni çok etkilemişti. “Bir çağın vicdanı olmak isterdim, bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim.” Meriç eserde insana düşünmeyi entelektüel kavramının sınırlarını ve bu kavramı kimlerin nasıl anladığını anlatıyor. Kitabın titizlikle okunması kanaatindeyim. Çünkü farklı yazarlardan da katkı sağlamış yazar. Böylelikle aydın ve entelektüel kavramlarını sizin de daha iyi düşünmenizi sağlamayı amaçlamış.
BİR FİKİR İŞÇİSİ: CEMİL MERİÇ
Cemil Meriç yaşadığı dönemde Yaşayan Kütüphane olarak adlandırılırdı. Türk düşünce hayatının en önemli isimlerinden biridir. 1928 yılında Yeni Gün gazetesinde bir yazısı çıkmıştır. Bu yazıyla birlikte edebiyata atılmıştır. Doğu ve Batı’yı çok araştırarak haklarında birçok bilgiye sahip olmuştur. Batı medeniyetinin temellerini araştırmış ve kitaplarında bu bilgilere yer vermiştir. Cemil Meriç dile büyük önem vermiştir. Yazdığı kitaplarda üslubuna dikkat etmiş ve büyük bir titizlikle kelimelerini seçmiştir. Sosyoloji, felsefe, edebiyat ve tarih gibi pek çok alanda düşünceler yazmıştır. Bu düşüncelerini derin bilgi birikiminden kaynaklı olarak ortaya koymuştur. Meriç her düşünceye açık olduğu için devamlı öğrenme eğiliminde olmuştur. Öğrendiği bilgileri akıl süzgecinden geçirmiş ve başkalarına öğretmek için çabalamıştır. Meriç 13 Haziran 1987 tarihinde hayata gözlerini yummuştur.
İNSANLARI AYDINLATAN BİR ÇİFT GÖRMEYEN GÖZ
Cemil Meriç, 1954’te bir akşam, misafir oldukları evden ayrılırken, eşi Fevziye Hanım’ın koluna girer ve “Elektrikler mi kesik?” diye sorar. 38 yaşındayken, gözleri iflas etti. Cerrahpaşa’da bazı operasyonlar geçirir ancak yeterli olmaz ve Paris’e, neredeyse Ortaçağ’dan beri kör hastalara bakan Quinze-Vingts Hastanesi’ne yatırıldı. Meriç’in “Jurnal”inin ilk cildinde, “Quinze-Vingts Geceleri” başlıklı altı yazı var. Körlükle yeni tanışan, emelleri bol bir adamın hazin çığlıkları... Görme yetisini yitirdikten sonra yazarlık hayatının en üretken çağı başladı. Çevresindekilere okuttuğu Fransızca ve İngilizce metinleri sözlü olarak çevirdi ve yardımcılarına yazdırdı.