Bir defada üç talakla boşamanın hükmü nedir?

Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “Boşama iki defadır. Bundan sonra ya iyilikle tutmak, yahut da güzellikle serbest bırakmak vardır..” (Bakara, 2/229)

Bir defada üç talakla boşamanın hükmü nedir?

“Bundan sonra erkek kadını (üçüncü defa olarak) boşarsa, bu durumda, kadın başka birisiyle evlenmedikçe, artık kendisine helal olmaz. Eğer ikincisi de onu boşarsa, Allah’ın sınırlarını ayakta tutacakları kanaatinde iseler, birbirlerine dönmelerinde bir sakınca yoktur.”( Bakara, 2/230) Ey Peygamber! Kadınları boşadığınızda, iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın..” (Talâk, 65/1) Yukarıdaki âyetler dikkatlice incelendiğinde, kadının aynı anda değil, ayrı zamanlarda boşanabileceği sonucuna ulaşılır. Nitekim Buhârî ve Müslim’in boşanma konusunun hemen başında verdikleri Abdullah İbn Ömer’in eşini boşama olayı, yukarıdaki âyetlerin uygulama şeklini belirlemektedir. Abdullah (r.a) eşini âdetli iken boşamıştı. Hz. Ömer durumu Allah’ın Elçisi’ne sormuş ve kendisine şu cevap verilmiştir: “Oğluna emret, eşine dönsün, sonra onu temizlik günlerine kadar tutsun, sonra âdet görsün, sonra temizlik günlerine ulaşsın, bundan sonra isterse tutsun, isterse cinsel ilişkiye girmeksizin boşasın. İşte Allah’ın, içinde kadınların boşanmasını emrettiği iddet süreci budur.”( Buhârî, Talâk, 1; Müslim, Talâk, 1. Buhârî, bu hadisten önce Talâk, 65/1. âyeti vermiştir)

Ancak Hz. Ömer’in halîfeliği sırasında, eşini üç talakla birden boşamalar yaygınlaşınca, bir ceza olmak üzere bu tasarrufun geçerli sayılması yoluna gidilmiştir. Abdullah İbn Abbas (r.anhümâ)’dan nakledildiğine göre şöyle demiştir: “Allah’ın Rasûlü ile Ebû Bekir döneminde ve Hz. Ömer’in halîfeliğinin ilk iki yılında üç boşama bir sayılıyordu. Ömer, “Şüphesiz insanlar kendilerine süre verilen bir konuda acelecilik gösterdiler. Şunu onlara geçerli saysak, dedi ve onu kendilerine uyguladı.”( Müslim, Talâk, 15) Bu rivâyet bir sözle yapılan üç boşamanın bir sayıldığını, Hz. Ebû Bekir devrinde ve Ömer’in halîfeliğinin ilk iki yılında uygulamanın da bu şekilde olduğunu göstermektedir. Bu durum, konu hakkında nesih cereyan etmediğini ve Hz. Ömer’in uygulamasının bir maslahat ve bir şer’î siyâsetten ibaret olduğunu da göstermektedir.

Abdullah İbn Abbas’ın kişisel fetvalarında, kanunlaşan bu kamu kararına uyduğu görülür. Nitekim eşini yüz talakla boşayan kimseye, Abdullah İbn Abbas şu cevabı vermiştir: “Eşin senden üç talakla boş düşmüş, 97 talakla da Allah’ın âyetlerini alaya almışsın.”( Mâlik, Muvatta’. 1; İbnü’l-Hümâm, age, III, 25)

Daha sonra dört mezhep imamının da esas aldığı bu uygulamaya göre, eşini bir sözle veya ayrı cümleler halinde bilinçli olarak boşayan kimsenin, bu tasarrufu geçerli sayılmıştır.

Ancak günümüzde, insanlar boşama hükümlerini bilmeksizin, çoğu kere nasıl bir sonuç doğacağını da düşünmeden gelişi güzel “üçten dokuza şart olsun”, “yemin olsun”, “boş ol, boş ol, boş ol” gibi sözleri eşine karşı kullanmaktadır. Diğer yandan resmî nikâhla evli bulunduğu bu eşinin, mahkemede boşanmadıkça kendisinden ayrılmayacağını da bilmektedir. Çünkü eşler resmi nikâh yapılırken bunun sona erme şeklini ve kadının da bu evliliği sona erdirmede yetkisinin bulunduğunu bilmektedirler. Resmi nikâh, bir boşamayı askıya alma ve onu resmi bir kurumun önünde, belli boşanma sebepleri ortaya çıkınca sona erdirme ve kadına da bu konuda boşanma yetkisi verme haklarını içine alan bir sözleşme niteliğindedir.

Üç boşamaya akit teorisi açısından bakıldığında, bir sözle meydana gelen, evlilik gibi genel olarak ömürde bir kere olabilen, önemli bir akdin, birden çok akit varmış gibi iki veya üç sözle sona erdirilmesi ayrı bir çelişki oluşturmaktadır.

Diğer yandan az sayıda kimi sahâbilere, Zâhirîler’e, İbn Teymiye (ö. 728 / 1327) ve İbnü’l-Kayyim el-Cevziyye (ö.751/1350)’ye ve Zeydiye ekolüne göre, bir sözle üç boşama bir boşama sayılır. Dayandıkları delil, yukarıda verdiğimiz âyetlerle, Abdullah İbn Abbas’ın naklettiği Hz. Ömer’in uygulamasını bildiren rivâyettir.

(Müslim, Talâk, 2, II, 1099; Ebû Dâvûd maa Avni’l-Ma’bûd, II, 226, 227)

Günümüzde çok sık karşılaşılan ve Hz. Ömer döneminde bulunmayan bu yeni şartlar dikkate alınarak, İslâm toplumunun yukarıda verdiğimiz âyetler ve bunların uygulamasını belirleyen hadis yönünde bilgilendirilerek, tek boşama sürecine yönlendirilmesi uygun olur. Diğer yandan aynı mecliste birden çok cümlelerle boşama durumunda, boşayan kişinin niyeti de dikkate alınarak, ikinci ve üçüncü boşama cümlelerinin birincinin tekrarı veya teyidi sayılması mümkündür. Böyle bir durumda ilk cümle asıl kabul edilerek tek boşama meydana gelir.