Başkan Erdoğan'dan asgari ücret açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası yaptığı açıklamalarında asgari ücret konusuna değindi. Yarın yapılacak toplantıda sürecin nasıl yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti. İşte detaylar...

Başkan Erdoğan'dan asgari ücret açıklaması

İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları; Sevinçte ve tasada bir olduğumuz, kaderimizin de, kederimizin de ortak olduğu, gönül ve kültür coğrafyamızdaki tüm kardeşlerime aynı şekilde muhabbetlerimi iletiyor, her birini yürekten selamlıyorum. Sözlerimin hemen başında, bu sabah Isparta Keçiborlu'da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterimizde şehit olan altı kahramanımıza Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağolsun.

'TÜRKİYE'Yİ HER ALANDA YÜCELTMENİN GAYRETİNDEYİZ'

Aziz milletim, Türkiye yüzyılını içeride ve dışarıda attığımız adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstad Necip Fazıl'ın kabinemizin misyonunu da belirleyen şu önemli sözlerini kendimize rehber kıldık. Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım. Biz de hem bugün halkımızın hem de yarın Rûz-i Mahşer'de hakkın huzuruna görevini layıkıyla yerine getirmiş, geride hayır dualarla anılan eserler bırakmış olarak çıkmanın derdindeyiz, bunun peşindeyiz. İnsanımızın şöyle içinden gelerek söylediği bir Allah ondan razı olsun cümlesi bizim için en büyük payidir, şereftir, gurur ve mutluluk kaynağıdır. Bugüne kadar halka hizmet, hakka hizmettir düsturuyla ülkemize ve milletimize aşkla hizmet ettik. Şimdi de diplomatik temaslarla iyi hesaplanmış stratejik hamlelerle açılışını yaptığımız proje, yatırım, hizmet ve eserlerle Türkiye'yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz.

Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim. Türkiye, ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye, özgüvenli, kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye, güçlü demokrasiyle, büyüyen ekonomisiyle, köklü kurumlarıyla, dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini hem de insanlık tarihini yeniden yazmaktadır. Allah'a binlerce kez hamdolsun ki bugün dünden daha güçlüyüz. Bugün dünden daha özgürüz. Bugün dünden daha itibarlıyız. Bugün dünden daha özgüvenliyiz. İnşallah yarın her alanda çok daha iyi yerlerde olacağız. Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzlara inat, umuda tutunmaya, umudu büyütmeye devam edeceğiz.

"GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ HER HEDEFİ, DAHA BÜYÜK HEDEFLERİN MİHENK TAŞI, BAŞLANGIÇ NOKTASI OLARAK GÖRÜYORUZ."

Son 22 yıldır olduğu gibi, Türkiye'yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye'ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, yeni heyecanları yaşatacağız. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bir gerçeği tekrar vurgulamak durumundayım. 85 milyon olarak biz muazzam ve muhteşem bir aileyiz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh, daha kudretli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her hedefi, daha büyük hedeflerin mihenk taşı, başlangıç noktası olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, şehirlerimize kazandırdığımız her eser, yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor, heyecanımızı artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı gökte bir şimal yıldızı gibi parlıyor. Yeniden büyük ve güçlü Türkiye davamızda yolumuzu aydınlatıyor. Allah'ın izniyle bu millet her engeli aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ve millete ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve güven ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale gibi sağlam tuttuğumuz müddetçe çok daha güzel günler göreceğimizden asla şüphe duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek veya yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum. Değerli basın mensupları, son kabine toplantımızdan bu yana, iç siyasette ve dış politikada yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her beş yılda bir düzenlediği din şuuralarının yedincisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir araya geldik.

'UNMAN'LI KARDEŞLERİMİZLE DAHA YAKIN ÇALIŞMAYI UMUYORUZ'

Dijitalleşen dünyada diyanet hizmetleri başlığıyla gerçekleştirilen şuuranın küresel kültürün teşvik ettiği yapay din tehdidiyle mücadelede bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı özel ödülleriyle yaşayan insan hazineleri ödüllerini takdim ettiğimiz üstad ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum. 28 Kasım'da Unman'dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmi ziyareti gerçekleştiren Unman Sultanı Heysem Bin Tarık'ı Türkiye'de misafir etmekten özellikle bahtiyar olduğunu söyleyebilirim. Bu tarihi ziyareti farklı alanlarda imzaladığımız 10 anlaşmayla taşlandırdık. Unman'ın krizlerin çözümünde üstlendiği yapıcı rolü takdir ediyor. İnşallah bundan sonra Unman'lı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz. Aynı zamanda Filistin halkıyla dayanışma günü olan 29 Kasım'da artık kendi alanında bir marka haline gelen TRT World Forum'unun 8.sine iştirak ettik.

Küresel ticaret burada temasıyla tertiplenen 20. MÜSİAD Expo Fuarı ise 88 ülkeden iş adamlarını, tüccarları, girişimcileri ülkemizde bir araya getirdi. 1990 yılından bu yana Türkiye'nin ekonomide, ticarette ve demokraside şaha kalkması için emek veren MÜSİAD camiasını bir kez daha kutluyorum. 30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş'taydık. Maraş'ta hem partimizin ilk kongresini yaptık, hem de deprem konutlarının kura ve anahtar teslim törenini icra ettik. Tören alanından canlı bağlantıyla Hatay'da 5.900, Malatya'da 2.313, Adıyaman'da 6.912, Gaziantep'de 257, Diyarbakır'da 674, Adana'da 668, Şanlıurfa'da 2.929, Elazığ'da 1.407, Kahramanmaraş'da 3.499 olmak üzere toplamda 24.559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik.

'SON DEPREM ZEDE HAK SAHİBİ KARDEŞİMİZ DE GÜVENLİĞİ YUVASINA KAVUŞANA KADAR BİZE DURMAK YOK'

Bir deprem zedenin elinden tutmak yerine, kimi zaman hakaret ederek, kimi zaman afaki sözler vererek, bu sürece köstek olanları tarihi affetmeyecektir. Erdoğan bu enkazın altında kalır diyerek, tüm umudunu milletin sıkıntılarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son deprem zede hak sahibi kardeşimiz de güvenliği yuvasına kavuşana kadar bize durmak, direnmek, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet millet birlikeliği ile yaralarımızı saracak, deprem bölgemizi eskisinden daha dayanıklı bir şekilde ayağa kaldıracağız.

'GAZİANTEP HALKININ SURİYELİ MAZLUMLARA SAHİP ÇIKMASI ZATEN HER TÜRLÜ TAKDİRİN ÜZERİNDEDİR'

Partimiz tarafından düzenlenen Engelsiz Türkiye programında engel tanımayan kardeşlerimizle bir araya geldik. Hükümetlerimizin, engelli vatandaşlarımızın hayata katılımı noktasında gösterdiği samimi çabalar herkesin malumudur. Engelli kamu personeli seçme sınavı dahil kamudan özel sektöre, spordan çeşitli sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede engellilerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz. 3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yapımı tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Bu sene Japonya ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı yıl dönümü münasebetiyle Japonya veliaht prensi Fumihito Akishino ve refikasını ülkemizde misafir ettik. 6 Şubat deprem felaketinin ardından Japon hükümeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her zaman şükranla iade ediyoruz. 7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin misafiriydik. Milli mücadelemizin meşale şehirlerinden olan Antep bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda adeta destan yazıyor. Gaziantep halkının Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zaten her türlü takdirin üzerindedir.

'BURS VE KREDİ TUTARINDA %50 ORANINDA ARTIŞA GİTTİK'

Gaziantep'te ilk önce 5113 konutul anahtar ve tapu teslim törenini yaptık. Ardından partimizin 8. olağan ilk kongresini her zamanki gibi yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye'nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahin Bey Millet Kütüphanesini açarak gençlerimizle hasbihal ettik. Bu vesileyle 2024-2025 akademik yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi tutarında %50 oranında artışa gittiğimizin müjdesini paylaştık. Buna göre ön lisans ve lisans için 2.000 lira olan rakamı 3.000 liraya, yüksek lisansta 4.000 lira olan miktarı 6.000 liraya, doktora öğrencilerimiz için 6.000 lira olan tutarı 9.000 liraya çıkardık.

'BAAS DİKTATÖRLÜĞÜ TAMAMEN ÇÖKTÜ'

Yeni burs miktarlarının üniversite öğrencilerimize ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum. Değerli basın mensupları, bölgemiz ancak demokrasi ve bunun içinde bir dönüm noktası ifadesiyle tarif ve tahlil edilecek kritik gelişmelere sahne oluyor. Komşumuz Suriye'de 13 yıldır devam eden iç savaş, dün itibariyle artık yeni bir boyut kazandı. Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, Türkiye'nin asıl sahiplerinin kontrolüne geçerken 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü.

'ZULÜM İLE ABAD OLUNAMAYACAĞI HAKİKATİ SURİYE'DE BİR KEZ DAHA TECELLİ ETMİŞTİR'

Verilen sözlere rağmen, yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rifat ve Bimbis'in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabi eski rejimin çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha teyit etmiştir. Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esed rejimi bu süreç boyunca Türkiye karşıtı tutumunu bir an olsun terk etmemiştir. Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiş manası anlaşılmamıştır. Esed arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği 12 milyon insanın kaldığı birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. Zulüm ile abad olunamayacağı hakikati Suriye'de bir kez daha tecelli etmiştir. Şunu milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim. Türkiye Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Özgürlükten diyalogdan adaletten Suriye'nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. Devlet rejimin hasmane tutumuna rağmen her şart altında Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, tepkimizi ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedik. Ama bunu açık bir düşmanlığa, kör bir husumete de dönüştürmedik. Suriye'deki hadiselerin 13 yıllık serancamını bilen herkes, Türkiye'nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz. Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır.

Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, hep merhamet nazarından yaklaştık, insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum, Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uça Suriye'yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler, bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir. Evet, sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir. Ama kalplere hangi güç sınır çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız aramızdaki sınır uzunluğu 910 kilometre. 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep ise, Hatay ise, Şanlıurfa ise, diğer yarısı Afrindir, Haleptir, Hamadır, Humustur, Şam'dır.

'4,5 MİLYON SURİYELİ BİZİM EVİMİZDE MİSAFİR OLDU'

Aziz milletim, Değerli basın mensupları, Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bir fiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında ilk koştuğu yer biz olduk. Devlet rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz canlarını kurtarmak için ilk önce bizim kapımızı çaldı. Az değil 4,5 milyon Suriyeli bizim evimizde misafir oldu. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da açık söylüyorum. Yüksünerek, şikayet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği bunları memnuniyetle yerine getirdik. Biz muhalefetle bu konuda ne kavgalar verdik. Bu emsalsiz misafirperverlik insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Türkiye zor bir dönemde zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Türk milleti kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini bir şeref payesi ebediyen taşıyacaktır. Bugün bir kez daha muhalefetin kışkırtmalarını aldırmadan mazluma kol kanat gelen necip milletimin her bir ferdine şahsım milletim adına teşekkür ediyorum.

'YAYLADAĞI HUDUT KAPISINI GEÇİŞLERE AÇIYORUZ'

Cumhur İttifakı'nda birlikte yol yürüdüğümüz ortaklarımıza bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için aynı şekilde şükralarımı sunuyorum. Fakat oy hesabıyla nefret söylemlerine başvuran ırkçı lümpenleri, vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını, sırf mecliste 3-5 koltuk kapabilmek uğruna faşizmin en pesbaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise önce Allah'a sonra tahtlarına girdikleri Suriyeli mazlumlara ve elbette maşeri vicdana havale ediyorum. Suriye'de zalim Esad rejimiyle beraber ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyet de kaybetmiştir. Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum. Suriye'yi etkisi altına alan kuvvetli değişim rüzgarının başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Suriye istikrara kavuştukça inşallah gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler de artacaktır. Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti inancım ve duamıdır ki artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık. Yığılmaları önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağ'ı hudut kapısını da geçişlere açıyoruz.

Kaynak:HABER MERKEZİ