Başarının sırrı biyolojik saatimize uyum sağlamak
Biyolojik saat diğer adıyla sirkadiyen ritim, vücudumuzdaki yaklaşık bir günlük fizyolojik ve biyolojik süreçlerindeki değişimlerini ifade ediyor.
Uyku-uyanıklık döngümüzün en temel ve belirleyici unsurunun sirkadiyen ritim olduğunu söyleyen DoktorTakvimi uzmanlarından Uzm. Dr. Vugar Jafar, biyolojik saatimizin nasıl çalıştığını şöyle anlatıyor: “Işık, en önemli ritim düzenleyicisidir. Sosyal ve fiziksel aktiviteler de diğer düzenleyicilerdir. Işığın etkisi ile melatonin sentezi baskılanır. Yani güneşin doğmasıyla ışınlar gözdeki hücreleri uyararak, melatonin hormonunun üretimini engeller. Sirkadiyen ritmin düzenlenmesinde ortamdaki aydınlık ve karanlık ana belirleyicilerdir. Kısaca söylemek gerekirse melatonin sentez ve salınımı geceleri karanlıkta uyarılır, gündüzleri ise ışığın etkisi ile baskılanır.” Akşam saatlerinde yoğun ışığa maruz kalma endojen fazın gecikmesine, sabahın erken saatlerinde ışığa maruz kalma ise fazın erkene kaymasına neden oluyor. Bunun sonucunda ise uyku düzensizlikleri ortaya çıkıyor. Uygun saatlerde parlak ışık ve melatonin uygulanması ile sirkadiyen ritim bozukluklarındaki faz değişikliklerinin düzenlenmesi sağlanabiliyor. Melatoninin en çok salındığı zamanların 23.00-05.00 arası olduğunu belirten Uzm. Dr. Vugar Jafar, melatonin diğer etkilerini şu şekilde sıralıyor: “Hücreye girip onları yeniliyor. DNA’yı onarıyor ki bu onarım birçok hastalık özellikle de kanser gelişimine karşı bizi koruyor. Antioksidan etkisi bulunuyor, tüm dokularınızı temizleyerek bağışıklık sistemini yeniliyor.”