Bakan Fidan: Kıbrıs, iki devletli çözümle yoluna devam etmeli

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kıbrıs'ta iki devletli çözümün bölge ve küresel barışa önemli katkısı olacağını söyledi. Fidan, "50 yıl önceki formül ile Kıbrıs sorununa çözüm aramak beyhude zaman harcamaktır" dedi.

Bakan Fidan: Kıbrıs, iki devletli çözümle yoluna devam etmeli

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Lefkoşa'da yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Fidan, uluslararası ortamlarda herkesin var olan gerçekliğin hukuksallığa büründürülmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğunu belirterek, bunun Doğu Timor ve Güney Sudan'da olduğunu ve Kıbrıs'ta da olabileceğini ifade etti.

1974'ten bu yana iki kesim arasında kan dökülmediğini, savaş olmadığını, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) ekonomi, yatırım ve turizm alanlarında ilerlediğini aktaran Fidan, savaş ve terör tehdidi de olmadığını ve KKTC'nin de kendi yoluna barışla devam ettiğini dile getirdi.

Fidan, bunun daha yapısal hale getirilebileceğini kaydederek, uluslararası toplumun neden bunun görmezden geldiğini sorguladı.

Asıl çağrısını GKRY'deki vatandaşlara ve siyasi liderlere yapmak istediğine işaret eden Fidan, "Onlar da Kıbrıs adasını daha ileriye modern şekilde, kalkınmış olarak, barışçıl şekilde ve güvenliği sonsuza kadar teminat altına almak istiyorlarsa bu türden çözümleri hayata geçirmede cesur davranmaları gerekiyor. Ben buradan kendilerini cesur olmaya davet ediyorum." dedi.

Fidan, bu konuda sağduyusu olan insanların ellerinden geleni yapacağına inandığını belirterek, iki devletli çözümden sonra adanın otorite ve inisiyatif sahibi siyasetçilerinin iki taraftan da bir araya gelip adayı çok daha ileri götürmek için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

Yunanistan ile Türkiye arasında cereyan eden olumlu siyasi havanın adada yankı bulmasını istediklerini kaydeden Fidan, "Yunanistan'ın, Türkiye'nin, KKTC'nin ve GKRY'nin hep beraber bir araya gelerek daha iyi bir geleceği bölgemizde inşa etmesi mümkün." dedi.

Fidan, bu formülü hayata geçirmek için dünü kaybettiklerini ancak geleceği kaybetmemeleri gerektiğini aktararak, "Dört kesim bir araya gelelim. Bölgemizde, hem Ege'de hem Akdeniz'de beraber barış dolu, huzur dolu bir geleceği inşa edelim. Bu sadece kendi halklarımıza değil, bölgeye de muazzam bir refah ve barış getirecek." ifadelerini kullandı.

"Tarihsel yolculuk engellenemez"

İki kesimin kendi arasında gerçekten daha belli noktalarda nihai çözüme gitmeden ortak menfaat alanlarını kullanabileceğine inandığını vurgulayan Fidan, enerji ve ekonomi ile alakalı iki medeni toplumun kuzeyi ve güneyiyle bir araya gelerek atabilecekleri adımlar olduğunu söyledi.

Fidan, konuya ilişkin gözlemlerine dair, "Radikal duruşlar, ötekileştirme, baskı altına alma, uluslararası izolasyonu her türlü şekliyle uygulatmaya çalışma. Zaman zaman önüme raporlar geliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti lehine olan minnacık hususlar; bir gümrükten birisinin geçmesini engelleme, bir uçuşun yasaklanması, üniversiteyle ilgili sorunlar, ticaretle ilgili sorunlar, iş adamlarının tutuklanması vesaireler. Bunlarla bu tarihsel yolculuk engellenmez." diye konuştu.

Bunlar yerine inisiyatif sahibi liderlerin daha büyük resme bakıp, bu adadaki beraberlikten nasıl daha büyük bir refah ve barış üretebileceklerine yoğunlaşmaları gerektiğine dikkati çeken Fidan, "Bunu düşünecek kadar, ileri götürecek kadar, vizyoner ve cesur insanlar var mı? Bekleyip göreceğiz." dedi.

Fidan, KKTC'yi ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti vurgulayarak, KKTC halkına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en içten selamlarını ve iyi dileklerini getirdiğini söyledi.

Kıbrıs Türkü'nün son 50 yıldır maruz kaldığı izolasyonun "neredeyse sessiz bir insanlık suçu haline dönüşmüş durumda" olduğunu söyleyen Fidan, "Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu insanlık suçunun maalesef sessiz ortakları var ve birçoğu bunu ya bilerek ya bilmeyerek icra ediyorlar. Biz Türkiye olarak KKTC'nin maruz kaldığı bu izolasyondan en az şekilde etkilenmesi için elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz." dedi.

Fidan, söz konusu gayretin bundan sonra da devam edeceğinin altını çizerek, Türkiye'nin, bütün kurumlarıyla KKTC ile tarım, ekonomi, ulaştırma, enerji ve telekomünikasyon başta olmak üzere işbirliğini artırmaya devam edeceğini bildirdi.

Bu konuda "en ufak bir tereddüt olmadığına" dikkati çeken Fidan, adada son 50 yıldaki gerçekliğin, "iki ayrı toplumun, iki ayrı kesimde kendini yönetmesi" olduğuna değindi.

Fidan, bu gerçekliğin artık bir hukuksallığa bürünmesi gerektiğinin önemine işaret ederek, adanın iki devletli çözümle yoluna devam etmesi gerektiğini söyledi.

2 devletli çözümün önemi

"Var olan gerçekliği göz ardı ederek, 50 yıl önceki statükoyu bugün bile kendilerinin kabul etmediği bir çözüm formülüyle masaya getirip; buradan Kıbrıs sorununa çözüm üretmeye çalışmak gerçekten beyhude zaman harcamaktır." değerlendirmesini yapan Fidan, bunu konuştuğu muhatapların kendilerinin de bildiğini söyledi.

Fidan, adada 2 devletli çözümün önemi, tescili ve bunun dışında başka bir seçenek olmadığını herkesin gördüğüne vurgu yaparak, diğer yolların samimiyetle denendiği ancak başarılı olamadığını aktardı.

Yeni bir gerçekliğin oluştuğuna dikkati çeken Fidan, söz konusu durumda gerçeklikle bağdaşmayan zorlama bir yöntemin hayata geçirilme çabasının uluslararası sistem ve hukuk açısından olumsuzluğuna değindi.

Fidan, adayı "Allah vergisi cennet bir köşe" şeklinde nitelendirerek, 2 devletli çözümün olması durumda adanın enerjisi, ekonomisi ve turizmle büyük bir kalkınma hamlesi içerisinde olacağının kesin olduğunu kaydetti.

Birbirine güvenen, birbirinin egemenliğine, sınırına ve güvenliğine saygı duyan adadaki iki devletin geliştireceği çeşitli işbirlikleri modelleriyle bir arada aynı çatı altına bulunmaktan çok daha fazla olumlu etkiyi, ekonomik kalkınmayı, barışı, istikrarı, bölgeye ve onun ötesinde muazzam bir katkı getirme potansiyelini de beraberinde taşıyabileceklerine dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:

"Fakat bunu görmemezlikten gelip, ifade etmeye bile cesaret edemeyen, çünkü herkesin kendi iç politik endişeleri var. Buradaki siyasetçilerin kendi politik tartışma alanları var. Rum kesimindeki siyasetçilerin tartışma alanları var. Herkes kendi ezberini bozmadan, mümkün olduğunca güvenli alanda bulunarak, risk almadan siyasi olarak yoluna devam ediyor. Peki bu adaya bir çözüm getiriyor mu? Getirmiyor."

"KKTC ile dayanışmamız artarak devam edecek"

Fidan, adanın iki devletli çözüm içerisinde yoluna devam etmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bunun bölgeye yapacağı katkı, kendi halklarına yapacağı katkı, küresel barışa yapacağı katkı inanılmaz derecede büyük olacak. Dolayısıyla biz uluslararası toplumu bu konuda pozisyon almaya, bu hususa destek vermeye davet ediyoruz. Alternatifinin pratikte mümkün olmadığı, tek çözümün Kıbrıs Türklerinin diğer tarafın bir azınlığı olarak muamele görmesi olduğu başka türden çözüm modellerinin, dayatılma şanslarının bir yere gitmeyeceğini herkes biliyor."

Fidan, KKTC ve Türkiye'nin dayanışmasının artarak devam edeceğine işaret ederek, "Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) bu konudaki iradesi ortada. Bizler de elimizden geleni yapıyoruz. Uluslararası diplomaside de her türlü desteği vermeye, konuyu barışçıl yöntemlerle daha yapıcı bir şekilde ilerletmeye devam edeceğiz." dedi.

Adada iki devletli çözüm konusunda "umutlu" olduğunu ifade eden Fidan, şöyle devam etti:

"Biz teklif ettiğimiz bir konuda başka yerlerde olan sorunların aksine, uluslararası ilişkilerde, şimdi ismini vermek istemeyeceğim başka coğrafyalar da var, burada getirdiğimiz teklifle alanda var olan bir gerçekliği değiştirmeyi hedeflemiyoruz. Şu ana kadar çözüme kavuşan bütün barış anlaşmaları üç aşağı beş yukarı alandaki gerçeklikleri öyle veya böyle değiştirmişlerdir. Bizim teklifimiz, çalışmamız alandaki gerçekliğin tescil edilmesi hususu. Kıbrıs, iki devletli çözüme kavuştuğu zaman şu anki halinden farkı ne olacak? Sınırlar aynı. İnsanlar aynı yerde yaşıyor. Gündelik hayat, ertesi sabah yine aynı şekliyle devam edecek. Buna ilave, adada daha büyük bir kalkınmanın, daha büyük bir refahın yolunu da açmış olacağız. Ben bu konuda iyi anlattığımız takdirde, yapıcı ilişkiler geliştirdiğimiz takdirde, uluslararası toplumun da, Kıbrıs Rum kesiminin de, Yunanistan'ın da, gerek siyasetinin gerek halkının bu fikre alışacağına inanıyorum."

Kaynak:AA