Asırlık kuru kahveci üç nesle ekmek kapısı oldu

Sakarya'da kuru kahveci Ertan Tanyeri, dedesinin kurduğu ve bir dönem babasının işlettiği 100 yıllık dükkanda üçüncü nesil olarak Türk kahve kültürüne katkı sağlıyor- Ertan Tanyeri:- "Dünya kahveleri üzerinde çocuklarımla çalışıyoruz. Beraberce yorumluyor

Asırlık kuru kahveci üç nesle ekmek kapısı oldu

SAKARYA (AA) - VİLDAN KARAKAŞ - Sakarya'nın tarihi kuru kahvecisi, geleneksel yöntemlerle kavrulmuş Türk kahvesi ve birçok çeşitle bir asırdır müşterilerine hizmet veriyor.

İşletme sahibi Ertan Tanyeri, dedesinin, Cumhuriyet'ten önce kurduğu dükkanında üçüncü nesil olarak, Türk kahve kültürüne katkı sağlıyor.

Kahve dükkanını babasından devralan Tanyeri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her şehrin böyle bir kuru kahvecisi olduğunu söyledi.

Tanyeri, "Dedemin ve babamın zamanından beri burası kahve tiryakilerinin uğrak yeridir. Kahve burada günlük kavruluyor ve öğütülüyor. Kahvede esas olan; kahvenin çekilmesi, öğütülmesi değil, yeni kavrulmuş olmasıdır. Yeni kavrulmuş, yeni öğütülmüş kahve, fincana yeni döküldüğü zaman, işte o an gerçekten kırk yıl hatırı olan bir kahve içilmiş olur." ifadelerini kullandı.

Kahve tutkunlarının taze kahve içebilmek için, kahvesini bu tür işletmelerden az az, sık sık alması gerektiğini anlatan Tanyeri, "Evinizde, iş yerinizde kahve kavanozunuz öyle olacak ki sabah kahvesini içeceksiniz, akşam kahvesini içeceksiniz, kahveciye tekrar gitme ihtiyacı duyacaksınız." dedi.

- "Kahve kavurmak bir sanattır"

Kahve kavurmanın, duyu organlarının tamamının kullanıldığı bir sanat olduğunu belirten Tanyeri, "Kahve kavurmak bir sanattır. Kahve çekirdeğinin seçimi ve kahveyi kavururken dikkat edilmesi gereken hususlarda duyu organlarınızın tamamını kullanıyorsunuz. Çıtırtısını takip ediyorsunuz, kokusunu takip ediyorsunuz, gözünüzle kavrulma derecesini takip ediyorsunuz. Yani müşterinin istediğine göre az kavrulmuş, orta kavrulmuş, çifte kavrulmuş şeklinde, duyu organlarınızla takip ederek çıkarıyorsunuz." diye konuştu.

Dedesinden kalma kuru kahve dükkanını işletmeyi sürdüren Tanyeri, 4. kuşak olarak kızlarının kahveyle oldukça ilgili olduklarını dile getirdi.

Kızlarının İstanbul'da hukuk fakültesinde okuduklarını, bu vesileyle oradaki kahve festivallerini takip ettiklerini, boş zamanlarında ise kafelerde çalışarak kendilerini bu alanda geliştirdiklerini anlatan Tanyeri, "Dünya kahveleri üzerinde çocuklarımla çalışıyoruz. Beraberce yorumluyoruz, beraberce tadıyoruz. Onlar da bu işin hassasiyetini alıyorlar." dedi.

- "Mecburen nohutlu kahve pişirilirdi"

Ertan Tanyeri, bu mesleği sürdürmedeki en önemli amacının Türk kahve kültürüne hizmet etmek olduğunu ifade etti.

Türk kahve kültürünün, gelecek nesillere bozulmadan taşınmasının önemini vurgulayan Tanyeri, "Bana dedelerimin ve babamın bıraktığı bu mesleği sürdürmek bir emanetse Türklerin de Türk gencinin de bu kültüre sahip çıkması onların da vazifesidir." diye konuştu.

Mesleğe ilk başladığı 1970'li yıllarda kahve bulmanın çok zor olduğunu, bu sebeple insanların kahveyi ölçülü kullanmak için kavrulup öğütülmüş nohutla karıştırarak tükettiğini belirten Tanyeri, "O kavrulan nohuda o günlerde, yalancı kahve deniyordu ama cezveler boş, fincanlar boş, insanlar sohbet istiyor, muhabbet istiyordu. Kahve içilecek muhabbet oluşacak. Mecburen nohutlu kahve pişirilirdi." ifadelerini kullandı.

Bu dönemlerin geride kaldığını, artık dünyanın kahve üreten birçok ülkesinin ve farklı yöresel kahvelerin olduğunu aktaran Tanyeri, Türk kahve kültürüne hizmet etmek varken, gidip de katkılı kimyasal içeren karışımlar içmenin bir anlamının olmadığını sözlerine ekledi.


Kaynak: