Alper Kul'un ilginç anısı: beni Hasan Şaş sandılar!

Emre Saygı’nın hazırlayıp sunduğu, Türkiye’nin ilk interaktif talk show programı 'Hadi Be'nin konuğu, ‘Ölümlü Dünya’ filmiyle seyirciyle buluşan oyuncu Alper Kul oldu.

Alper Kul'un ilginç anısı: beni Hasan Şaş sandılar!

"Otelde beni Hasan Şaş sanarak ağırladılar"
Kelliği nedeniyle Altay ve Hasan Şaş’a benzetildiğini anlatan Alper Kul, “Beni Hasan Şaş ve Altay ile çok benzetiyorlar. Hatta Bozcaada’daki bir otelde Hasan Şaş diye ağırladılar. Kapıda karşılandım, şaşırdım. Aldılar içeri, izzet-i ikramda bulundular. ‘Hasan Bey’ diyorlar, anlamıyorum. En son ‘Ben Hasan Bey değilim, Alper’im’ deyince bozuldular. Ama yedim her şeyi" ifadelerini kullandı.

"Kendimi izlemeye tahammülüm yok"
Alper Kul, "Kendine karşı en bonkör olduğun konu nedir?” sorusuna, "Eleştiridir herhalde. Çok fazla eleştiririm kendimi. En bonkör olduğum konu bu. Kendimi izlemeye gerçekten tahammülüm yok. ‘Ölümlü Dünya' çok iyi film ama kendimi izlerken utanıyorum. ‘Güldür Güldür’deki tipleri de izleyemiyorum. ‘Sümela’yı da izleyemiyordum. Kendimi çok beğenmiyorum açıkçası. İzlediğimde de sinirlerim bozuluyor. Ama işimi yapıp kenara çekiliyorum. Mesleki alışkanlık, sadece benim rahatsızlığımla ilgili değilmiş bu. O yüzden rahatım, yapmaya devam ediyorum" yanıtını verdi.

"Pantolanlarıma yama yaptırıp tekrar giyiyorum"
Alper Kul, pantolonunun ağ kısmındaki yırtığı göstererek alışveriş yapmaktan nefret ettiğini söyledi: Üzerimdeki pantolon yırtık şu anda. Eriyor buralar yürüdükçe, diktiriyorum artık. Çünkü nefret ediyorum alışverişten. İçine çok güzel yama koyuyor, dikiyorlar, 1 ay daha giyebiliyorsun. Alışveriş konusunda beceriksizim bir de. O yüzden Başak Dizer sağ olsun yardımcı oluyor. 3-4 yıldır kışa yaklaşırken bir gününü ayırıyor bana. Gidiyoruz, 1-2 saat içinde seçiyor her şeyi. Sonra fotoğraf çekiyor, ‘Bununla bunu giy’ diyor. Onun yaptığı kombin çok güzel oluyor, aynı kıyafetleri ben kombinleyince rençper gibi duruyorum.

"Doğuma giremedim, girsem bayılırdım"
“Hamileyim!” adlı yeni tiyatro oyunuyla seyirci karşısına çıkan ünlü oyuncu, “Elinde olsaydı eşin Aylin’in (Kontente) yerine hamileliği sen yaşamak ister miydin?” sorusunu, “Karnımdan nasıl çocuk çıkarayım ben? Net yanıtımı söylüyorum; tabii ki istemem. Çok zor bir iş. Çok kutsal bir şey annelik. Ona mümkün olduğunca sadece yardım edebiliyorsun. Ben doğuma giremedim. Girseydim çok mutlu olacaktı Aylin. Ama bayılırdım, rol çalardım, bütün ilgi bana kayardı. Aylin’i bırakıp beni ayıltmaya çalışırlardı. O kadarını yapamam. Kapıda bekleme işi de sıkıntılıydı. Hayatta en sevdiğin varlık içeride, karnının içinden çocuk çıkarıyor, enteresan değil mi? İnsanın karnının içinden çocuk çıkar mı?” şeklinde cevapladı.

"Lohusalıkta bunları sakın söylemeyin"
Alper Kul, 'Hamileyim!' oyununda baba adaylarına tavsiyelerde bulunduğunu söyledi: Hamilelikte çok bir sıkıntı yok da lohusalık enteresan. O 9 ayda yavaş yavaş değişen hormonlar, 40 günlük lohusalık döneminde birden normale dönmeye çalışıyor. Çocuk, dünyanın en güzel şeyi. Allah isteyen herkese nasip etsin. Muazzam bir şey, ilk defa bir şeye yaradığını hissediyorsun. Ben, bu durumla ilgili ne yapılması gerektiğini söyleyemem ama neler yapılmaması gerektiğine çok vakıfım. Oyunda da erkeklere ‘şunu şunu yapma’ diyorum. Bir ömür boyu hatırlanacak olan bir süreçten bahsediyoruz çünkü. Mesela hamilelikten sonra lohusalık döneminde ‘Sütün yeterli mi aşkım, sanki çocuk biraz aç’ gibi cümleleri kullanmayın. Ya da ‘İkinciyi ne zaman yapalım?’ filan. Onlara sakın girmeyin.

"Hasta oldu, anneme götürdüm, kötü yapmışım"
Eşi Aylin Kontente’nin lohusalık döneminde kendisinin yaptığı hataları da anlatan başarılı oyuncu, "(Karnın hiç inmemiş) dedim ama iniyormuş, ben biraz aceleci davranmışım. Sadece gördüğümü söylemek istedim, yardım etmek istedim. Bir keresinde de ‘Salma kendini bu kadar, Melahat teyzeme benzedin, biraz toparlan’ filan dedim. O çok kötüydü. Sonra hasta oldu bir kere, anneme götürdüm bıraktım, o da kötüymüş. Onu da hâlâ söylüyor. Öyle şeyler yapmamak lazım" şeklinde konuştu.

"Düzen takıntım vardı, eşim sayesinde yendim"
Alper Kul, düzen takıntısı olduğunu vurgulayarak, "Çok düzenliyimdir, çok tertipliyimdir. Her şeyi yerine koyarım. Bekar evimde poşet çayları tepelerindeki renklere göre ayırdığım kutularım vardı. Evimde sadece üç renk vardı, farklı renk girmesin isterdim. Onları yendim eşimle beraber. Şimdi de çocuk oyun oynarken ortalığı dağıtıyor, ben çaktırmadan toparlıyorum. Kötü bir şey takıntılı olmak" şeklinde konuştu.