AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti'li belediyelerin Kızılcahamam kampını değerlendirdi: (2)

"Stokçuluktan fahiş fiyata kadar doğrudan vatandaşa zarar veren, haksız kazanç anlamına gelen, alacakaranlık ortamı oluşturmaya çalışan hiçbir ekonomik spekülasyona, ekonomik fiyatlandırmaya müsaade etmeyecek bir kadroyuz. Gereken adımları atarız"- "(Kılı

AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti'li belediyelerin Kızılcahamam kampını değerlendirdi: (2)

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Ömer Çelik, "Stokçuluktan fahiş fiyata kadar doğrudan vatandaşa zarar veren, haksız kazanç anlamına gelen, alacakaranlık ortamı oluşturmaya çalışan hiçbir ekonomik spekülasyona, ekonomik fiyatlandırmaya müsaade etmeyecek bir kadroyuz. Gereken adımları atarız." dedi.

Çelik, partisinin Kızılcahamam'da gerçekleştirdiği "Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı"na ilişkin açıklamalarda bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Bize Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını verin, elektriği bütün çiftçilere bedava vereceğiz.' gibi bir açıklaması olmuştu. Benzer bir açıklamayı da Adana'da yaptı. Bu konuda değerlendirmeniz ne olur?" sorusu üzerine Çelik, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının bir "dizi"ye dönüşmeye başladığını, seyircisinin de ne kadar olduğunu bilmediğini söyledi. Ayrıca bu dizin senaryosunun, oyunculuğunun kötü olduğunu dile getiren Çelik, şunları söyledi:

"Belediyelerin yetki ve görev alanında olmayan bir açıklama yapıyor. Bir de 'Bu belediyeyi bize verirseniz biz size şu hizmetleri getiririz.' gibisinden bir açıklama. Siyasi rüşvet ve siyasi siyasi şantaj arasında salınan, maalesef siyasi etikle çok bağdaştırılamayacak bir üslup. Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir, demokratik bir siyasette hepimizin amiri vatandaşımızdır. Vatandaşa gidip de şartlı bir şekilde bir pazarlıkla, siyasi rüşvet anlamına gelebilecek, siyasi şantaj anlamına gelebilecek cümleler kurulması, hiçbir siyasetçiye yakışmaz, bu yakışık almaz. 'Siz bize belediyeyi verirseniz...' ya da 'Şu kadar oy verirseniz, biz de şu hizmeti getiririz...' gibisinden bir şey, doğrusunu söylemek gerekirse siyasi açıdan asla kabul edilemeyecek, vatandaş önünde aslında bir siyasetçinin mahcup olması gereken ifadelerdir."

Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bir çağrısı olduğunu dile getiren Çelik, "Hatay'da, Adana'da, İzmir'de başka yerlerde belediyeleriniz var. Madem böyle bir şey yapacaksınız, nasıl yapacağınızı gösterin ve bu belediyelerinin olduğu yerde uygulamaya geçirin." diye konuştu.

- "Tutarsızlık üstüne tutarsızlık devam ediyor"

Kılıçdaroğlu'nun, dün de Adana'da programlarının olduğunu anımsatan Çelik, "Memleketimde, Sayın Kılıçdaroğlu'na bu soru soruldu. Bu sefer bir zihni sinir projesi ortaya çıktı. O da şu: 'Taşlık arazilere güneş panelleri kuracağız, oradan elektrik vereceğiz. Ama Adana'da yeterince taşlık arazi yok.' Bizim orada bu film devam ediyor dediğim de odur. Sahra hastanesinden başlayan bu dizi, maalesef kötü bir şekilde devam ediyor. Sahra hastanesini de 'Kısa bir zamanda yaptık.' diyerek 3-5 tane sedyenin, birkaç tane perdenin olduğu yeri hastane diye sunmuştu Sayın Kılıçdaroğlu. Dün de 'taşlık arazi yok' diyor. Halbuki yüzde 50'nin üzerinde taşlık orman arazisi vardır Adana'nın. Yüzde 42'in üstünde tarım arazisi vardır. Dolayısıyla tutarsızlık üstüne tutarsızlık bu şekilde devam ediyor." şeklinde konuştu.

Çelik, vatandaşa bir siyasi şantajla "Siz bize şunu yaparsanız, biz de şunu yaparız." gibisinden bir konuşma yapmanın asla doğru olmadığının altını çizerek şunları söyledi:

"Bundan dolayı bir siyasetçinin mahcup olması lazım. Adana'da en azından bunu düzeltir diye bekledim ama üstüne bir de 'taşlık arazi' şeklinde zihni sinir projesi koydu. Verdiği bilgi yanlış, ortaya koyduğu proje yanlış, bahsettiği teklifi konumlandırma biçimi yanlış. Dolayısıyla baştan aşağı yanlış. Yani en azından ana muhalefet partisi olarak nitelenebilecek bir parti, bir şey söylediği zaman altı dolu olur, en azından iyi kötü bir çalışma yapılmış olur diyorsunuz. Fakat maalesef siyasi tembellikle siyasi tutarsızlık arasında gidip gelen, çoğu kez de vatandaştan özür dilemeyi gerektirecek birtakım siyasi savrulmalar içerisine girmeye devam ediyorlar. Bence dün itibarıyla ortaya koyduğu bu yaklaşımın, Şanlıurfa'da ortaya koyduğu yaklaşımın bir saçmalıklar dizisi olarak son noktası Adana'da konulmuştur. Mahcubiyet duymaları gereken bir şekilde konu, kendi hanelerine yazılmıştır."

- "Entegre bir politika güçlü bir şekilde yürütülecek"

Yeni ekonomi modeline ilişkin soru üzerine de Çelik, doların geldiği yerin Türkiye'yi çok olumsuz noktalara götüreceğine dair ortaya koyulan senaryoların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabine Toplantısı sonrası açıklamasıyla nasıl çöktüğünün görüldüğünü belirtti.

Vatandaşların mevduatlarını koruyacak güçlü bir manifestonun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ortaya konulduğunu, istihdam, yatırım, üretim odaklı bir pencerenin sonuna kadar açıldığını vurgulayan Çelik, "Bu fırsat penceresine dair dün TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere pek çok ilgili arkadaşımızdan olumlu değerlendirmeler ortaya konulmuştur. Dolayısıyla burada entegre bir politika güçlü bir şekilde yürütülecek. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon ve iradeyle dün de ayrıntılı bir şekilde Hazine ve Maliye Bakanımız Nurettin Nebati açıkladı. Dolayısıyla bir gecede bütün tezleri çökenlerin, ertesi gün yeni tezlerle ortaya çıkmasını, çok değerlendirmeye konu bulmuyorum." değerlendirmesini yaptı.

Fahiş fiyatlar konusunda da açıklamada bulunan Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bununla mücadele edileceğini açık bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti.

Denetimlerin güçlü şekilde devam ettiğini, bu konuda da düzenlemeler yapıldığını belirten Çelik, "Hem Ticaret Bakanlığı hem Hazine ve Maliye Bakanlığı güçlü bir şekilde bu konunun üzerine gidiyor. Şu an itibarıyla bu düşüşün gerçekleşmesi yönündeki denetimler sıkı bir şekilde takip ediliyor. Eğer bununla ilgili olarak ileride başka düzenleme gerekirse bu adımı da atmaktan çekinmeyecek bir siyasi anlayışımız var. Bu rakamlara gelinmişken, stokçuluktan fahiş fiyata kadar doğrudan vatandaşa zarar veren, haksız kazanç anlamına gelen, alacakaranlık ortamı oluşturmaya çalışan hiçbir ekonomik spekülasyona, ekonomik fiyatlandırmaya müsaade etmeyecek bir kadroyuz. Gereken adımları atarız." açıklamasını yaptı.

- "Kılıçdaroğlu'nun temenni siyaseti devam ediyor"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun TBMM'deki açıklamasında, iktidara gelmeleri durumda yapacaklarına ilişkin konu başlıklarını sıraladığı hatırlatılarak bu konudaki değerlendirmesi sorulan Çelik, Kılıçdaroğlu'nun açıklamasında birtakım temennilerin yer aldığını söyledi.

"Kılıçdaroğlu'nun temenni siyaseti devam ediyor." diyen Çelik, açıklanan yedi maddeyi okuduğunu dile getirdi. Çelik, şöyle konuştu:

"Burada iki tane konu var. Bir tanesi, tabii bu CHP geleneğinde, görevdeki cumhurbaşkanına talimat verme şeklinde bir alışkanlık vardı, vesayet alışkanlığı, şimdi bunun bir üst aşamaya geçtiğini görüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, henüz görevde olmayan ve seçilmiş cumhurbaşkanına da talimat vermeye başladı. Yani şu cümleyi şöyle kursa, 'Bir sonraki cumhurbaşkanı kendisinin olacağı'ndan bahsetse, 'Ben de göreve gelirsem şunları yapacağım' dese inandırıcı olmaz ama en azından kendi içerisinde tutarlı olur. Ama kendisinin olacağından bahsetmiyor."

Kılıçdaroğlu'nun, "13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'ndan olacak" dediğini ve daha sonra o cumhurbaşkanına ne yapacağına dair grup toplantısından talimat verdiğini söyleyen Çelik, şunları kaydetti:

"Yani şimdi, en çok 'diktatörlük' diyenler bunlar, en çok bu konularda 'tek adam' rejimi diyenler bunlar, meşru cumhurbaşkanına, seçilmiş cumhurbaşkanına bu şekilde saldıranlar bunlar ama daha henüz ortada olmayan, seçilmemiş, bir cumhurbaşkanına ne yapacağına dair talimat veriyor. Diyor ki 'Şu komiteyi kuracaksın, şu komiteyi kaldıracaksın, şöyle bir genelge yayınlayacaksın, şu şekilde bir şey koyacaksın.' Bu, vesayet zihniyeti açısından bence kötü anlamda bir seviye yükseltmedir. Çok merak ediyorum, eğer kendisi aday değilse ki aday olacağına dair çok sayıda sinyal veriyor, eğer öyle bir sinyal veriyorsa cümleyi bir sonraki cumhurbaşkanının kendisinin olacağını ve bunları yapacağı şekilde neden söylemiyor. Yok, başkası olacaksa o kişiye şimdiden talimat vermesini, o aday her kimse şimdiden içine nasıl sindirecek?

Bir diğer konu da şu, daha ortada aday bile yok, adayın seçilmesi halinde neler yapabileceğine dair vesayeti bugünden üzerine yerleştirmiş oluyor. Bir siyasi dil nasıl oluşturulur, siyasi üslup nasıl olmalıdır, bir demokratik siyasetin konuşma tarzı nedir, açıklama tarzı nedir? Maalesef bir kere daha bunlardan uzak bir yaklaşım. Olmayan bir cumhurbaşkanına, göreve geldiği takdirde ne yapacağına dair bir dayatmada bulunan maalesef vesayetçi mantığın yeniden tecelli ettiği yaklaşım."

(Bitti)

Kaynak: