Ailelere yarıyıl tatili uyarısı... Karne hediyesi olarak bunu sakın almayın
Çocukların karne almasıyla birlikte okullar yarıyıl tatiline girdi. Psikolog Abdullah Duysak bu konuda önerilerde bulunarak “Ebeveynler, çocuklarının karnelerine karşı aşırı tepkiden uzak durmalılar. Karne çocuğun zihinsel kapasitesini, zekiliğini ölçen bir durum değildir. Karneye bakmadan önce de nasıl bir ebeveyn olduğumuza bakmamız gerekiyor.” dedi.
Yarıyıl tatilinin başlamasıyla birlikte çocukların yanında aileler de karne heyecanı yaşadılar. Karne konusunda ebeveynlere önerilerde bulunan Pandomim Psikolojik Danışma Merkezi Psikoloğu Abdullah Duysak, çocuklara karşı aşırı tepki verilmesinden uzak durulması noktasında da uyardı. Karnenin zihinsel kapasiteyi ölçen bir durum olmadığını vurgulayan Duysak, “Ebeveynler, çocuklarının karnelerinde aşırı tepkiden uzak durmalılar. Karne çocuğun zihinsel kapasitesini, zekiliğini ölçen bir durum değil. Çocuğumuzu bir sıralamaya sokmayalım. Kıyaslamadan kesinlikle uzak duralım. Çocuklar o gün daha fazla kaygılı olurlar. Haliyle ebeveynler de o günü bekliyor. Nasıl bir karne geleceğini merak ediyorlar. Ama karne gelmeden önce nasıl bir ebeveyn olduğumuza bakmak gerekiyor.” şeklinde konuştu.
‘BAŞARIYI DEĞİL ÇABAYI ÖVÜN’
Başarıdan ziyade çabanın övülmesi gerektiğinin altını çizen Duysak, “Tatil çalışmasına rehber öğretmenler ve psikologlar eşliğinde bir plan yapılmalı. Ama saati saatine bir program uygulayarak değil. Bizim istediğimiz, gün içinde hem dersten uzaklaşmadan hem de plan yaparak bir metot oluşturmaktır. Aileler çocukların kitap okumamalarından dolayı başarısız olduğunu söylüyorlar. Ama aslına böyle değil. Önce ebeveynin kitap okuyup okumadığına bakmalıyız. İlk önce biz iyi bir rol model olmalıyız. İyi rol model olduktan sonra hala problem varsa o zaman küçük bir destek almalarını öneririm. İlk önce biz çocuğumuzun sosyal hayatını etkinlikle, oyunla dolduracağız. Yoksa ders çalışırken onun aklı dışarda oynayan arkadaşlarında kalacak. Ebeveyn olarak ev işlerimizi biz de plan çerçevesinde yapacağız. Çocuğumuzla bu planı oturtup diğer döneme başladığımızda çocuk, daha az strese maruz kalacak. Bunlar olduktan sonra başarıyı değil çabayı övün.” diye konuştu.
‘ÖZ GÜVEN PROBLEMLERİNİ ORTAYA ÇIKARIYOR’
Sadece düşük notun konuşulması öz güven problemlerinin ortaya çıkardığını belirten Duysak, “Tatilde bu çocuklar karneden ziyade dinlenmeli. Ama bunun yanında düşük not alınan derslere de bakılmalı. Bunu suçlayıcı bir şekilde değil de daha çok onarıcı şekilde yapmak gerekiyor. İyiye çevirmenin yolu bulunmalı. 15 gün boyunca çocuk hiç defter, kitap açmazsa yeni bir döneme başladığımızda biz problem yaşarız. Yine başarısızlıklar gelmeye başlar. İkinci dönem de çocuk bir yol kat edemeye bilir ve çocuk yine strese girer. Türkçede notumuz iyi ama matematiğimiz kötüyse biraz daha matematiğe yönelmeliyiz. Bu durum yurt dışında farklı şekilde yapılıyor. Hangi dersten notu yüksekse çocuğun o alanda yeteneğin olduğu düşünülerek bir yönlendirilme yapılıyor. Ama biz tamamen düşüğe yöneliyoruz. Bu da çocukta ‘ben zaten yetersizim, başaramıyorum’ şeklinde düşünmesine sebep oluyor. Belli bir süre sonra öz güvenle alakalı problemler de çıkmaya başlıyor.” ifadelerine yer verdi.
‘KARNE HEDİYESİ TABLET OLMAMALI’
Karne hediyesi olarak telefon, tablet gibi hediyelerin alınmaması gerektiğini söyleyen Duysak, “Tabi ki çocuğumuza ödül de ceza da verebiliriz. Ama ders başvurusunda en önemli şey motivasyondur. Küçücük bir başarı da olsa bunu motive etmiyorsanız bu çocuk bunun üzerine gitmez ve bırakır. İyi karnenin başarısı da çok fazla övülmemeli. Çok göklere çıkarmadan, birilerinin yanında konuşmadan, kendi aramızda konuşup takdir edelim. Zaten başarılı olduğunu bildiği için diğer dönem çok rahat olup başarısız olabilir. Karne hediyesi olarak tablet, telefon almakla da ekran bağımlılığını daha fazla arttırıyoruz. Daha sonra da hiç telefonu, tableti elinden bırakmamasından şikayet ediyoruz. Ama önce kendi hatamıza bakmamız gerekiyor. Biz verdik ki böyle oldu. Bir süre sonra gerilemeler de başlar. Ebeveyn olarak sürekli telefona bakıp da çocuğumuzun elinden telefonu bırakmamasından şikayetçi olamayız. Rol model ebeveyndir.” dedi.
‘KIYASLAMA BAŞARISIZLIĞA İTER’
Kıyaslama yapmanın çocukta başarısızlığa neden olduğunu dile getiren Duysak, “Diğer çocuklarla yapılan kıyaslama ile ebeveynler çocuğunu hırslandırıp başarıya itebileceğini düşünse de kıskançlığa sebep oluyorlar. Çocuk kıyaslandığı zaman daha çok kıskanmaya başlıyor. Kardeşi varsa bu kıskançlığı ilk olarak kardeşinde gösteriyor. Kardeşi yoksa diğer çocukların elinde gördüğü şeylerin alınmasını direterek devam ediyor. Karne notlarında aile biraz da kendisini görmesi gerekiyor. Önce nasıl bir ebeveyn olduğumuza bakmamız gerekiyor. Kötü karnelere verilen cezalar zaten çocukta öz güven problemini ortaya çıkartır. Ceza aldığını ve yine başarısız olduğunu düşünerek daha çok kendini kapatır. Öz güvenden ziyade kaygıya da büründürür. Sınav zamanı geldiğinde zaten yapamayacağını düşünür. Stres karın ağrıları başlar.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
• BÜŞRA ERKUŞ / YENİ HABER GAZETESİ