Aile nereye gidiyor?!
Hani diyorlardı ya “çekirdek aile” anne-baba ve çocuklardan oluşur. Sıra “anne-baba” kavramlarını ortadan kaldırmaya geldi. İlk adım Fransa tarafından atıldı. Aslında aile yok ki, bir aile reisinden söz edilsin. “Önce cinsiyet eşitliği” dediler. Şimdi iş “Cinsiyet yok ki” noktasına geldi. O zaman anne-baba olmayacak tabii. Aşağıda anne-babasız sosyal çekirdek birliktelikte partner bireylerin sosyo-kültürel varlık ve davranışlarından söz edeceğim!
Önce genel bir özet: Siz sanıyorsunuz ki, bu iş “Aile içi birey”, “partner” hikayesi ile kalacak. “Ailesiz toplum” için düğmeye basıldı. Çocuklar, anne-babalarını mahkemeye veriyorlar. “Bizi niye dünyaya getirdin” diye. Ha, sizde, 18 yaşını doldurmuş o “aile içi birey”lere bakmak zorunda değilsiniz. Kiraya katılmıyor, mutfağa katkı sağlamıyorlarsa, koyun kapıya nereye giderlerse gitsinler. Zaten onlar da siz yaşlanınca sizi kapıya koyacaklar. Onun izin şimdiden yaşlılık sigortası, hatta cenaze giderleri sigortanızı yaptırın, yoksa cesediniz bile ortada kalabilir. Bu arada bizde “Birey” yok, “Kişi” var. Bakarsınız bizim belediyeler de sahipsiz cesetleri yakmak için, batıda olduğu gibi krematoryumlar açarlar. İşe yarar organlarınız organ bankasına, kalanı kedi-köpek maması, arta kalan kül! Bugün değilse yarın. Gidişat belli. Yeni Malthusçu’lardan korkulur. Bunlar gün gelir “on yılda 15 milyon genç yaratır, gün gelir 10 yılda yüz milyon insanı nasıl yok ederiz hesabı yaparlar.
Öyle aile yasaları yaptılar ki, gençler evlenmeye korkuyor. Birlikte yaşam daha ekonomik, daha garantili!? Kafan bozulunca “tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna”. Zaten her iki “birey” de çalışıyor. Sosyal güvencesi var. Kim kimi niyet çeksin ki. Çocuk yerine köpek besle. Çok çocuk istersen geçici “bakıcı anne” olursun.
Şimdiki oğlanlar da kızlar da bir garip. Geç evleniyorlar. Çocuk istemiyorlar, hele çok çocuk hiç istemiyorlar. Kim bakacak. O ilgi ister, sorumluluk ister. Çocuk seni kendine-eve bağlar. O “anne” olacak kişi gezmek, eğlenmek ister. Olmaz. Çocuk-mocuk yok! Zaten aileyi sürdüremiyorlar. Boşanıyorlar. Sürdürülen evlilikleri ise mutluluk katsayısı çok düşük.
Farkında mısınız bilmem ama, aile mahkemelerinin müşterisi nikah salonlarının müşterisine yaklaşıyor. Artan mahkeme müşterisi, azalan nikah salonu müşterisi.
Bu yeni düzende hedef nüfusun azaltılması. Kızılderilileri yok edenler, kara derilileri köleleştirenler, sarı ırkı sömürenler yine işbaşındalar. Terör, savaş yetmiyor, doğum kontrolü yetmiyor. Gıda, ilaç, kozmetik, textil, subliminal mesajlar, elektro manyetik müdahalelerle insanlar kısırlaştırılacak.
Evet korku filmi gibi. İntihar ve ötenazi yasalaştırılacak. Mesela, engelli doğma riski olan ve genetik risk taşıyan bebekler zorunlu kontroller sırasında izale edilebilecek.
Yapay zekalı oyun programları, kriminal risk taşıyan çocuklar ve gençleri intihara yönlendirebilecek. Zaten şimdiden başladılar bile. Mavi Balina ve Angels bunların ilk örnekleri.
Öldürücü sentetik uyuşturucu türevleri ile kriminal risk grublarının otokontrolü sağlanabilecek.
Mesela, aile içi bireylerden, partnerlerden herhangi gibi, evde plates dersi almak ya da hobi grubu arkadaşlarından herhangi biri ile bir şekilde birlikte olmak istiyorsa, bu izne ya da beyana tabi değildir. Taraflardan biri baskı görmesi, engellenmesi durumunda bu taciz sayılır ve cezalandırılır. Partnerlerden biri, cinsiyeti sebebi ile ayırımcılığa uğrarsa, ya da toplumda geleneksel cinsel ayırım eğilimi durumlarında zayıf taraf için pozitif ayırımcılık uygulanacaktır. Gençler için de durum farklı değil. Yani eski tabirle eşiniz ya da çocuklarınız karşı cinsten biri ile ev içi ortamda ya da dışarıda, başkalarının özgürlüklerini engellememek kaydı ile özgür birliktelikler kurabilir. Buna kimse karışamaz.
“Aile terbiyesi”ni unutun. Fransa’da meclis genel kurulu, eşcinsel çiftlerin heteroseksüel çiftlerle eşit haklara sahip olması kapsamında okullardaki formlarda yazan “anne” ve “baba” terimlerini Fransız okullarında “veli 1” ve “veli 2” ile değiştirdi. Hukuki süreç tamamlanmadı, ama yeni bir sorun çıktı. 1. olan kim, 2. olan kim olacak. Netekim zırva te’vil götürmüyor. Yeni yasa değişikliğini savunanların iddiasına göre “cinsiyetsiz terimler”, geleneksel ve cinsiyet belirten terimler yerine kullanılacak. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi Cumhuriyet Yürüyüşü Hareketi REM milletvekili olan Valérie Petit yapılan yasa değişikliğinin aile çeşitliliğini köklendirmeyi ve sosyal eşitliği sağlamayı hedeflediğini söyledi. Öte yandan, muhafazakar milletvekilleri kabul edilen yasa tasarısını kınadı, Fransa’da aile olarak tabir edilen çiftlerin yüzde 95’inin heteroseksüel olduğunu ifade etti ve yeni yasanın geleneksel aile kavramına zarar vereceğini savundu. Eşcinsel evliliği desteklediği bilinen AFDH gibi Fransız dernekler de yasayı eleştirdi, yasanın öngördüğü terimlerin mükemmel olmadığını ve 1 ve 2 kavramlarının bir ebeveynin diğerinden daha üstün olabileceği anlamına geldiğini ifade etti. Bu arada tasarıyı savunanlar teklifin “insancıl bir girişim” olduğunu söylerken, Fransız eğitim bakanı Jean-Michel Blanquer değişikliğe karşı çıktı. Eğer yasa yürürlüğe girecek olursa, bu doğrultuda daha birçok yasa değişikliği de kaçınılmaz olacak ve bu düzenleme emsal teşkil edecek.
Sosyalist milletvekili Joaquim Pueyot da reformu “saygın ve onurlu bir girişim” olarak övdü.
Fransa’nın en büyük aile federasyonu olan FCPE’de kararı “çok iyi bir şey” olarak görüyor. Kimine göre sorun daha derin, resmi baba, biyolojik baba, genetik baba, taşıyıcı anne, biyolojik anne gibi bir sürü tanım sözkonusu. Kadın sperm bankasından, tanımadığı birinden döl alıp, başka bir kadını taşıyıcı anne olarak kullanmış ve daha önce kadın ya da erkek olup cinsiyet değiştiren bir travesti ile yaşıyor. Burada aile tanımı nasıl olacak! O kişinin cinsiyeti-milliyeti, kimliği, aidiyeti nasıl belirlenecek.
Fransız muhafazakar milletvekili Fabien Di Filippo, “Aile ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere sınırsız eşitlikçilik adına referans noktalarının kaldırılmasını teşvik eden korkutucu bir ideoloji” olarak bu girişimi kınadı.
Anne ve babayı “veli 1 ve 2” ile değiştirme fikri, eşcinsel evliliği yasallaştıran 2013 yasasına yol açan tartışma sırasında çoktan zihinlere takılmıştı. Ancak o zamanlar yasalara dahil edilmedi. Bugün birileri açılan kapıdan geçerek yeni adımlar atıyor. Bu girişim toplumun varolan dengesini bozmasından endişe edenler de az değil. Hatta bunu dehşet verici bulanlar da var.
Kimine göre ise bu iş “toplumu ve çocukları ideolojik olarak şartlandırma ve insanlık dışı” girişiminin bir parçası. Aslında bir sorun var. Genel olarak, din dışı, ahlak dışı somut gerçeklerin ortaya çıkardığı bir sorun da olsa böyle bir sorun var. Bu yapılan iş, çalınan minareye kılıf bulmak için çabalamaya benziyor. Fransa’da evli ve çocuklu eşcinsel, trans çiftler var. Bunları meşru kabul ediyorsanız bir tanımı da olmalı. Batının izinden gidenler bir gün aynı gerçekle karşı karşıya gelecekler. Tabii bu durum batıda, şimdi “Meryem Ana” ve “baba, oğul, ruhu’l kuds” tartışmasına da sebeb olacak. Anne-baba tartışılıyorsa, tabii dede-nine, dayı-amca, hala-teyze de tartışma konusu olacak. “Baba” bu gidişle sadece “Mafia” için kullanılacak herhalde. Selâm ve dua ile