Abdülkadir Selvi AK Parti'den istifa edip pişmanlık duyanları uyardı

Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi AK Parti'den istifa edip,"yanılmışız,Allah affetsin" diye pişmanlıklarını dile getirenlere ders olacak nitelikte çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Abdülkadir Selvi AK Parti'den istifa edip pişmanlık duyanları uyardı

Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi AK Parti'den istifa edip,"yanılmışız,Allah affetsin" diye pişmanlıklarını dile getirenlere ders olacak nitelikte çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

İşte Selvi'nin "pişmanım"diyenlerin yüzüne tokat gibi çarpılacak o yazısı:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğluna “Necmettin” ismini vermişti. Necmettin Erbakan’a olan sevgisinden dolayı oğlunun adını “Necmettin Bilal” koymuştu. Daha sonra Erbakan’la yolları ayrıldı. Erbakan hayattayken onun karşısına AK Parti’yi kurdu.

27 Şubat 2011 tarihiydi. Erbakan’ın vefat haberi geldiğinde Erdoğan’la Almanya-Belçika gezisi için İstanbul’dan hareket etmiştik.

Erbakan’ın cenaze programı netleşince gezinin Belçika ayağını iptal etti. Almanya’dan İstanbul’a döndük. Fatih Camisi’nde cenaze namazına katıldı, Erbakan’ın tabutunu taşıdı. Bir gün olsun oğluna “Necmettin” adını vermekten dolayı pişman olmadı. Başbakanlığı sırasında Erbakan’ın hapis cezası kesinleşmiş, cezaevine girme tehlikesi doğmuştu. Recai Kutan, Erdoğan’ı ziyaret etti. Erbakan’ın hapse girmesini önlemek için bir şeyler yapılması gerektiğini anlattı. Askeri vesayetin güçlü olduğu bir dönemdi ama Erdoğan bir an bile tereddüt etmedi. Yasal düzenleme yapıldı, Erbakan hapse girmekten kurtuldu.

AK Parti'den istifa eden Emin Özden’in, “Oğluma Tayyip ismini verdiğim için pişmanım” açıklamasını görünce bunları yazma ihtiyacı hissettim. Emin Özden, Davutoğlu ile birlikte hareket etmek üzere partisinden istifa etmiş. Olabilir, kendi kararıdır. Dilerim yeni partisinde doğan çocuğuna “Ahmet” ismini vermez. Çünkü yarın oradan da ayrılırsa, Ahmet ismini verdiğim için pişmanım diye açıklama yapmak durumunda kalır. Belli ki ikbal kapısı olması için çocuğuna, “Tayyip” ismini vermiş. İkbal kapısı kapanınca ilk aklına gelen verdiği isimden pişman olduğunu söylemek olmuş. “Şimdi pişmanım, oğluma Mevlüt Tayyip değil, sadece Mevlüt diyorum” demiş. Çocuğunu tenzih ediyorum. Allah Mevlüt’e uzun ömür versin. Kendisine tavsiyem “Tayyip” ismini nüfustan da sildirmesi. Çünkü “Tayyip” demek, iyi, güzel demektir. Böyle bir anlayışa bu isim yakışmaz.

ALLAH NEYİ AFFETSİN

Davutoğlu ile siyaset yapmak üzere AK Parti’den istifa edenlerin bir kısmı sosyal medya hesaplarından, “Yanılmışız, Allah affetsin” diye kayıt düşüyorlar. Siyaset kusursuz olmaz. Erdoğan da, “AK Parti’nin kimi konularda eksiği olabilir, kusursuzluk inancımızda sadece Allah’a mahsustur” diyor. Ama Allah aşkına, Erdoğan’ı çok sevmişiz Allah bizi affetsin demek de ne iş?

Erdoğan neyi yanlış yapmış? Neden dolayı Allah sizi affetsin?

15 Temmuz’da darbeye karşı direndiği için yanlış mı yaptı?

Askeri vesayeti geriletirken yanlış bir iş peşinde miydi?

27 Nisan e-muhtırasına karşı çıktığı için mi Allah sizi affetsin.

Yoksa Cumhuriyet mitinglerine, 367 kararına ve 27 nisan e-muhtırasına rağmen Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirdiği için mi Allah affetsin diyecek kadar büyük günah işledi.

Ya da başörtüsü yasağını kaldırdığı, okullara Kuran-ı Kerim dersi koydurduğu için mi büyük bir günah altına girdiniz de affınızı istiyorsunuz.

Yapmayın Allah aşkına. Ben doğruya doğru, yanlışa yanlış demeye çalışan, AK Parti’nin eleştirip doğrulara parmak basan biri olarak, “Allah affetsin” diye yola çıkılmasını anlamış değilim.

YENİ PARTİLERİ MUHATAP ALACAK MI?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı görüşmelerden, yeni partilerle ilgili süreci yakından takip ettiği sonucunu çıkarıyorum. Biliyorsunuz bir süredir Erdoğan son dönemlerde çok yoğun bir istişare sürecinin içine girdiğine dikkat çekiyorum. Uzun süredir görüşmediği isimlerle bir araya geldiğini anlatıyorum. Hafta sonu görüştüğü eski bir bakanı, “Mesaj alındı” diye uğurlamıştı. Erdoğan, yeni partiler karşısında safları sıklaştırmaya çalışıyor. Yeni partileri anlamlı bulmuyor. Ama onların zarar vereceğini göz ardı etmiyor. Ali Babacan’la görüşmesinde, “Ümmeti parçalayacaksınız” demişti. Davutoğlu, Babacan ve Gül’e kızgın olduğu söyleniyor. Yeni partilerle ilişki içinde olabilecek isimleri kazanmak için özel bir çalışma yapmayı planladığı belirtiliyor. Daha önce, “Boş çuval gibi devrilecekler” demişti. Şimdi ise “Onları ciddiye almıyorum. Muhatap almayacağım. Onlarla ilgili konuşmayacağım” dediği söyleniyor. Erdoğan’ın kendini çok tutabileceğini sanmıyorum. Yeni partilere yönelik eleştirilerini sürdüreceğinden eminim.

MHP İÇİN NE DEDİ?

Cumhurbaşkanı görüşmelerinde MHP ile ilişkilere özel bir başlık ayırıyor. Belki son günlerdeki tartışmaların etkisi olabilir. Daha önce MHP ile işbirliğinin süreceğini söylemişti. Ancak, “MHP ile mezara kadar gideceğiz” dememişti. Cümlesi aynen şöyle: “MHP ile ilişkilerimiz çok iyi gidiyor. Hiçbir sorun yok. MHP ile mezara kadar gideceğiz.”

ERKEN SEÇİM VAR MI?

Bir de erken seçim konusu var. Erdoğan, “Erken seçim yok” diye kesin konuşuyor. Gerçi muhalefetten de bir erken seçim çağrısı yok ama İstanbul seçimlerinden sonra bu yöndeki beklentiler arttı. Erdoğan görüştüğü parti büyüklerine, “Erken seçim yok. Erken seçim diye bir planlamamız da yok. Seçimler zamanında yapılacak. Tüm planlamamızı buna göre yapıyoruz” diyor.

Yeni süreci anlamak için Erdoğan’ın hamlelerini dikkatle izlemekte fayda var.