751. Vuslat Törenleri Şeb-i Arus ile sona erdi
Düşünceleri tüm dünyada büyük yankı bulan, 66 yıllık ömründe insana ve hayata ilişkin önemli eserler bırakan Mevlana Celaleddin-i Rumi, vefatının 751. yılında anıldı. Hazreti Mevlana’nın 751. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri, “Şeb-i Arus” programı ile sona erdi.
Bu yıl “Muhabbet Vakti” temasıyla gerçekleştirilen Hazreti Mevlana’nın 751. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri “Şeb-i Arus” programı ile tamamlandı. Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen törene TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da katıldı. Konya protokolünün yanı sıra yerli ve yabancı çok sayıda misafirin katıldığı Şeb-i Arus programı, Kur’an tilaveti ile başladı. Daha sonra protokol konuşmalarına geçildi.
NUMAN KURTULMUŞ, SURİYE’YE DEĞİNDİ
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Hz. Mevlâna'nın 751. Vuslat Yıl Dönümü (Şeb-i Arus) Uluslararası Anma Töreni'nde yaptığı konuşmada, 'Mevlana, bütün insanlığı insanlık potasında birleştirdi' dedi. Konuşmasında Suriye'deki gelişmelere de değinen Kurtulmuş, 'Artık 61 yıllık aradan sonra ümit ediyorum en kısa zamanda Şam'da ve Halep Mevlevihanesi'nde fevkalade güzel ayinler yapılacak. Şam'ın kapıları Kudüs'ün kapıların açsın diyorum. Şam Mevlevihanesi'ne nasip olan özgürlük Kudüs Mevlevihanesi'ne de nasip olsun diyorum' ifadelerini kullandı.
“İNSANLAR ARASINDA AYRIMCILIK YAPARAK BARIŞ SAĞLANAMAZ”
Mevlana’nın, bütün insanlığı insanlık potasında birleştirdiğini söyleyen Kurtulmuş, “Bugün, dünyadaki en temel ihtiyacımız olan şey; barıştır, insanlar arasındaki çatışmaların sona ermesidir ve insanların insanca yaşayabileceği bir dünyanın kurulmasıdır. Ancak herkes barıştan bahsederken bir türlü barış gelmiyor. Bunun temel sebebi, insanların dilleriyle barışı istemelerinin kifayetsiz kalmasından kaynaklanıyor. Çünkü insanlar arasında ayrımcılık yaparak barış sağlanamaz. Dünyanın her yerinde, insanların hepsinin, doğuştan eşit haklara sahip hazreti insan olduğu öğretisi, üzerinden bu kadar asır geçmiş olmasına rağmen hala Mevlana’nın insanları çeken en önemli mıknatısıdır. Biz insanları doğuştan eşit haklara sahip, yaratılışta eşit haklara sahip insanlar olarak görüyoruz. Eğer böyle görürseniz, yeryüzünde barışı ve adaleti sağlamanız mümkündür. İşte Mevlana’nın öğretisi bütün coğrafyamızda bir ışık olmuştur. Böylelikle Mevlevihaneler bizim coğrafyamızın nurdan kaleleri haline gelmiştir. Halep ve Şam Mevlevihanesi de en önemli ayaklardan ikisidir. Ümit ederiz ki en kısa zamanda Halep ve Şam Mevlevihanelerinde de burada olduğu gibi Mevlevi ayinlerinin yapılacağı günler gelecektir" dedi.
“MAVLANA’NIN ÇAĞRISINA HER ZAMANKİNDEN FAZLA İHTİYAÇ DUYUYORUZ”
Mevlana’nın çağrısına, insanlığın düştüğü çaresizlik ve ümitsizlik girdabından kurtulması için her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Huzur ve kardeşlik duygularıyla bir kez daha büyük veli Hz. Mevlana’yı anmak için bir araya gelmemizi nasip eden Rabbime sonsuz şükürler olsun. Allah birliğimizi daim eylesin. Dünyanın içinden geçtiği bu zor süreçte, ülkemizi, milletimizi her türlü olumsuzluktan muhafaza eylesin. Bizi biz yapan aziz milletimizi farklı kılan, bu toprakları bize vatan kılan en temel özellik birlik ve beraberliğe olan inancımızdır. Sultan Alparslan’ın, ‘Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyen sizin olacaktır’ diyerek bize emanet ettiği bu toprakları ilelebet muhafaza etmemizin teminatı da bu birlik ve beraberlik ruhudur. Biliyoruz ki tarih boyunca çok ciddi badireler atlattık, karşımıza çeşitli engeller çıkarıldı. Ancak hiçbir kuvvet bu yürüyüşümüzü engelleyemedi. İnsanlık tarihi boyunca gücü elinde bulunduran birçok devlet birlik duygusunu kaybetmenin bedelini çok ağır bir şekilde ödemiştir. Bugün dünyanın farklı noktalarında yaşanan birçok problemin temeli de insanların kardeşlik ve birlik duygusundan uzaklaşmasıdır. Dünyanın dört bir tarafından devam eden çatışma ve zulümler, insanların zorla yurtlarından edilmesini, kadınların, çocukların, yaşlıların kaderine terk edilmesini ve işgalleri beraberinde getirmiştir. Mevcut kaos, karmaşa ve çatışma ortamlarını göz önüne aldığımızda; Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi bu mukaddes toprakların çıkardığı abide şahsiyetlerin bizlere ulaştırdığı erdem ve değerlere tüm insanlığın ne kadar muhtaç olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Onlar bize, hayata; sevgiyle, merhametle, adaletle, diğerkamlıkla bakmayı öğrettiler. Biz Mevlana’dan yaşamı güzelleştirmeyi, hayrı konuşmayı, kendimize layık gördüğümüzü dostlarımıza da layık görmeyi, bir olmayı, bir arada yaşamayı, beraberliği öğrendik. Bizi bir duvarın tuğlaları gibi bir arada tutan maya, Anadolu erenleriyle hayat buldu. Onların sözü, insanlığı sevgi ve barış dolu bir dünyaya davet ediyor. Tüm dünya milletleri olarak, insanlığımızı hatırlamak için bu çağrıya kulak vermek zorundayız. İçine düştüğümüz şiddet ve anlamsızlık girdabından ancak bu şekilde kurtulabiliriz. Mevlana’nın çağrısına, insanlığın düştüğü çaresizlik ve ümitsizlik girdabından kurtulması için her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Bugün burada izleyeceğimiz tören, asırlar boyunca benzersiz bir ahenk içerisinde dilden dile, gönülden gönüle günümüze ulaşan köklü bir kültür mirasının benzersiz bir iz düşümüdür. Bizler bu sesi muhafaza etmeye, dünyanın farklı coğrafyalarına ulaştırmaya devam edeceğiz. Bakanlık olarak bu çağrıyı farklı coğrafyalara ulaştırmak ise bizim en temel görevlerimiz arasında yer almaktadır. Bu eşsiz kültürün muhafazası, aslına uygun icrası ile gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılmasına yönelik birçok uygulama ve düzenlemeyi yürürlüğe almış bulunmaktayız. Mevlana gibi bir değere sahip olduğumuz için Rabbimize şükrediyor, vuslatının 751. Yıl dönümünde Hz. Mevlana’yı anıyorum” dedi.
“KONYA’MIZDAN YAYILAN BU IŞIK DÜNYAYI AYDINLATIYOR”
Konya Valisi İbrahim Akın ise konuşmasında, “Şeb-i Arus’ta Muhabbet Vakti temasının davetine icabet ederek manevi değerlerimizle bir kez daha mücehhez olduk. Sevgi ve hikmetle harmanlanan bu törenler, Hz. Mevlana’nın ‘hamdım, piştim, yandım’ dediği hakikat yolculuğunun özünü anlamamızı ve vuslatın derinliğini yeniden anlamamızı sağlamıştır. Konya, bu önemli törenlere ev sahipliği yaparak, medeniyetimizin değerlerini yaşatmadaki örnek duruşunu bir kez daha ortaya koymuştur. Hz. Mevlana’nın ‘Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez’ sözünde ifadesini bulan ve Şeb-i Arus vesilesiyle Konya’mızdan yayılan bu ışığın, inşallah dünyamızın ihtiyaç duyduğu barış içinde, sevgi ve muhabbetle yaşama düsturunu kalplerimize perçinleyeceğine ve dünyamızı aydınlatacağına yürekten inanıyorum. Bu vesileyle Hz. Mevla’yı vuslatının 751.yıl dönümünde rahmetle ve minnetle yad ediyorum” ifadelerini kullandı.
BAŞKAN ALTAY’DAN GAZZE VURGUSU
Konuşmasında Gazze vurgusu yapan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ise, “Hazreti Pir’in ebedî istirahatgâhını ziyâret için, ülkemizin çeşitli şehirlerinden, dünyanın dört bir yanından gelerek Konya’mızı teşrif eden misafirlerimizi en içten duygularla selamlarım. Gönül sultanlarının mayasıyla mayalanan; âlimler, ârifler, âşıklar toprağına; Selçuklu dârülmülkü Konya’mıza hoş geldiniz, şeref verdiniz. Bu anlamlı geceyi, içimizde yeşeren taptaze heyecanlarla; Hz. Pir’in vasiyetine, onun tavsiyesine uyarak, aşığın maşukuyla kucaklaştığı bir ‘Düğün Gecesi’ olarak idrak ediyoruz. Mevlana, öz ifadeyle din ikliminin sultanıdır. Hayatını Allah aşkıyla süslemiş, Kur’ân ve Peygamber sevgisiyle bezemiş bir muhabbet velisidir. Bir beyitinde; “Benim Peygamberimin yolu aşk yoludur. Ben aşk çocuğuyum ve benim anam aşktır.” buyurmaktadır. Muhabbet ve merhamet, insanı insan yapan ilahi bir lütuftur. İnsan ruhuna ihsan edilmiş bir cevherdir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de, Cenab-ı Allah; “Eşeddü hubben lillah”, yani “Müminler Allah’ı şiddetle severler” buyurmaktadır. Allah kalplerimizi böyle bir sevgiyle sarıp sarmalasın. Bugün zulümle, adaletsizlikle, terörle, katliamlarla dünyamızı cehenneme çevirenler, İslam’ın özünü teşkil eden ve bizi insan kılan ilahi sevgiden zerre nasibi olmayanlardır. Gazze başta olmak üzere, gönül coğrafyamızın diğer bölgelerinde ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan zulüm ve adaletsizlikler kalplerimizi sızlatmaktadır. Ne olursa olsun biz mücadelemize devam edeceğiz. Âlemlere rahmet olan Resûl-i Kibriyâ Efendimizin yolundan yürüyeceğiz. İnşallah insanlığın üzerine kabus gibi çöken karanlıkları İslam’ın nuruyla aşacağız. Hz. Pir gibi gönül sultanlarının sesiyle, nefesiyle, âlemlerden geniş olan nice gönüller kazanacağız. Bu gece için Muhabbet Vakti dedik. Aşkın kaynağı Allah; rehberi de Peygamber Efendimiz’dir. Hz. Mevlana, meramımızı ne güzel ifade ediyor: “Ben Kur’an’ın bendesiyim, Ben o seçilmiş Muhammed’ in ayağının tozuyum.” Ne mutlu yürüdüğü yolda toprak olabilenlere. Birazdan, sema mukabelesiyle birlikte, dervişlerin sohbeti başlayacak ve öyle inanıyorum ki bu manevi sohbetin feyzinden yayılan muhabbet kokusu, gönüllerimizi mest edecek. Ben, sözlerimi Hz. Mevlana’nın şu beyitleriyle bağlamak istiyorum: “Bu denizde ne ölmek var bize, Bu denizde ne gam, ne dert, ne keder. Bu deniz, alabildiğine muhabbet, Bu deniz, iyilikten, cömertlikten ibaret. Sevgiden acılar tatlılaşır, Sevgiden bakırlar altın kesilir, Sevgiden, tortulu bulanık sular arı duru hâle gelir, Sevgiden, tatlılar safileşir. Dertler sevgiyle derman bulur, Ölüler sevgiden dirilir, Sevgiden padişahlar kul olur” ifadelerini kullandı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN MESAJ GÖNDERDİ
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Hz. Mevla’yı vuslatının 751.yıl dönümünde rahmetle yad ederek şu mesajı gönderdi: “Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Sizlerin şahsında, tüm Mevlâna bendelerine selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Gönüllerimizde müstesna bir yeri olan, büyük mütefekkir, büyük mutasavvıf Mevlâna Celâleddin-i Rumi Hazretleri’ni, Hakk’a yürüyüşünün 751’inci sene-i devriyesinde kemâl-i hürmetle yâd ediyorum. Yüzyıllardır Anadolu topraklarını ilmiyle, irfanıyla, hikmetiyle nakış nakış işleyen ariflerimizi, âlimlerimizi, manevi rehberlerimizi de tazimle anıyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum. Yine bu gece vesilesiyle ezanımız, vatanımız, bayrağımız, istiklal ve istikbalimiz için can veren aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, kahraman gazilerimize ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Hazret-i Mevlana, vuslatının üzerinden asırlar geçse dahi eserleri ve öğütleriyle yolumuzu aydınlatmayı sürdürmekte; merhameti, güzel ahlakı, hakkı ve sabrı telkin eden nasihatleri ve engin hoşgörüsüyle bütün insanlığı kendisine meftun etmektedir. 'İnsan-ı kâmil' olma yolunda Hazret-i Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Aziz Mahmud Hüdayi gibi rehber şahsiyetlerin kılavuzluğunda yürüyen milletimiz; cömertlikte akarsu gibi, şefkat ve merhamette güneş gibi, kusur örtmede gece gibi, tevazuda toprak gibi ve hoşgörüde deniz gibi olmayı gaye edinmiştir. Tıpkı “Gel, bizim dergâhımız ümitsizlik kapısı değildir” diyen Mevlâna Hazretleri gibi, kapısına gelenlere her daim evinin de gönlünün de kapılarını açmıştır. Çevresinde yanmakta olan ateşe, sönmekte olan ocaklara, tükenmekte olan hayatlara bigâne kalmayan ülkemiz de savaşların yerini barışın, düşmanlıkların yerini kardeşliğin, çaresizliklerin yerini refahın ve huzurun alması için bütün gücüyle mücadele etmektedir. Komşularımız başta olmak üzere bölgemizin her köşesinde akan kanın durması ve mazlumların hukukunun korunması için bütün imkânlarımızı seferber ediyoruz. Hz. Mevlana’yı örnek alarak biz de pergel misali bir ayağımızı vatanımıza sabitleyip diğer ayağımızla bütün dünyayı dolaşıyor, insanlığın barışı, huzuru ve refahı için büyük bir gayret gösteriyoruz. Karabağ’dan Filistin’e, Ukrayna’dan Suriye’ye, Balkanlar’dan Afrika’ya uzanan bu mücadelemizi bütün dünya takdirle takip etmektedir. İnsanlığın hayrı için, adaletin tesisi için, barış için, dostluk için atılan her adımın Rabbimizin yardımıyla menziline ulaşacağına inanıyoruz. Bu düşüncelerle, Hazreti Mevlâna başta olmak üzere, tüm gönül sultanlarımızı bir kez daha rahmetle, minnetle, tazimle yâd ediyorum. Bu güzel Şeb-i Arus Töreninin düzenlenmesinde emeği bulunan herkese teşekkür ediyorum. Rabbim, ülkemizi, milletimizi, uhuvvetimizi ve muhabbetimizi daim etsin diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.”