"6-7 Ekim olayları"nın 10. yılı... O vahşet gözümün önünden gitmiyor
HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014'te terör örgütü YPG/PKK yandaşlarının 35 il ve 96 ilçede gerçekleştirdiği olayların üzerinden 10 yıl geçti.
HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısının ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşlarının 6-7 Ekim 2014'te Aynularab (Kobani) bahanesiyle gerçekleştirdiği, 2 polisin şehit olduğu, 35 kişinin yaşamını yitirdiği şiddet olaylarının üzerinden 10 yıl geçti.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014'te yapılan açıklamanın ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşları tarafından Aynularab bahanesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde barikatlar kurulup yollar kesildi.
Olaylarda uzun namlulu silah, molotofkokteyli, havai fişek, taş ve sopalarla kamu binalarına, vatandaşların evlerine, iş yerlerine ve araçlara zarar verildi.
Terör örgütü yandaşlarınca gerçekleştirilen şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu, Diyarbakır'da Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 35 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi yaralandı.
Olaylar sırasında 37 "nitelikli adam öldürme", 29 "adam öldürmeye teşebbüs", 3 bin 777 "mala zarar verme", 25 "alıkoyma", 395 "hırsızlık", 15 "yağma", 308 "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal", 13 "Türk bayrağını yakma" ve 7 "Atatürk'ü Koruma Kanunu'na muhalefet" suçu işlendi.
Terör örgütü yandaşlarının saldırıları sonucu çok sayıda ev ve iş yeri ile okul, Kur'an kursu, kültür merkezi, müze ve yurt binasında hasar oluştu. Şiddet eylemlerinin devlete maliyeti 300 milyon liranın üzerinde oldu.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tesis edilen huzur ve güven ortamına zarar veren şiddet eylemleri, can ve mal kayıplarının yanı sıra sosyal yaşama, turizme ve ekonomiye ağır darbe vurdu.
Yasin Börü ve arkadaşları vahşice katledildi
Diyarbakır'da ihtiyaç sahiplerine Kurban Bayramı'nda et dağıtmak isteyen Yasin Börü ile arkadaşları Hasan Gökguz, Ahmet Dakak ve Riyat Güneş, bir grubun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında linç edildi.
Binadan atılan gençlerin cesedine işkence yapıldı. Ahmet Dakak'ın başı taşla ezildi, 16 yaşındaki Börü'nün üzerinden arabayla geçildi. Cesetleri yakılan ve tanınmayacak hale gelen çocuklar, aileleri tarafından güçlükle teşhis edilebildi. Olaylardan şans eseri yaralı kurtulan ve arkadaşlarının vahşice öldürülmesine tanıklık ettiği için psikolojisi bozulan Yusuf Er, Diyarbakır dışındaki bir hastanede tedavi gördü.
201 okul hasar gördü
Tunceli'de 2, Mersin'de 3, Diyarbakır'da 34, Şırnak'ta 13, Batman'da 4, Şanlıurfa'da 19, Bitlis'te 8, Bursa'da 2, Mardin'de 36, Muş'ta 6, İstanbul'da 11, Bingöl'de 2, Hakkari'de 28, Siirt'te 13, Van'da 18, Gaziantep ve Adıyaman'da birer okul olmak üzere toplam 201 okulda terör örgütü yandaşlarının saldırıları nedeniyle hasar gördü.
Tahribata uğrayan okullar, devletin sağladığı imkanlarla onarılarak kısa sürede eğitim-öğretime açıldı.
Ateşe verilen müze restore edildi
Diyarbakır'da gerçekleştirilen izinsiz gösterilerde PKK'lı teröristlerce yakılan ve kullanılamaz hale getirilen Ziya Gökalp Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) arasında imzalanan protokolle restore edildi.
TÜRSAB sponsorluğunda 1 milyon 814 bin lira bütçe ile 2016'da restorasyon çalışmaları tamamlanan müze binası, teşhir için son teknoloji ile donatılmış şekilde Bakanlığa teslim edildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından teşhir ve tanzim için 1 milyon 490 bin lira harcanan müze, yürütülen çalışmalarla 2019'da yeniden ziyaretçilere açıldı.
Olaylara ilişkin 1600'ü aşkın şüpheli hakkında soruşturma başlatıldı. Gözaltına alınan 894 şüpheliden 386'sı tutuklandı, 244'ü hakkında adli kontrol kararı verildi.
Yaralar devlet eliyle sarıldı
Dönemin Başbakanlığı tarafından illere ödenek gönderilerek, vatandaşın ve esnafın zararı karşılandı. Olaylarda tahribata uğrayan okullar ve kamu binaları, devletin sağladığı imkanlarla onarıldı.
Olayların yaşandığı illerdeki zarar gören esnafa yaklaşık 50 milyon lira tutarında ödenek aktarıldı.
Yasin Börü ve arkadaşlarının öldürülmesine ilişkin dava
Diyarbakır'daki izinsiz gösterilerde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un öldürülmesiyle ilgili 41 sanıktan 16'sı "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" ile "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçlarından beşer kez ağırlaştırılmış müebbet, ikisi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Mahkeme, suça sürüklenen 6 çocuğu ise 110'ar yıl hapse mahkum etti. Sanıklara, "adam öldürmeye teşebbüs", "konut dokunulmazlığını ihlal", "terör örgütü propagandası yapmak" gibi suçlardan ayrıca ceza verildi.
Yasin Börü'nün öldürülmesine ilişkin dava, olay tarihinde Börü'nün 18 yaşından küçük olması nedeniyle yeniden görüldü.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin bozma ilamında, Yasin Börü'nün olay tarihinde 18 yaşından küçük olduğuna işaret edilerek, "canavarca hisle öldürmek" suçundan mahkum edilen sanıkların bu suçu "çocuğa karşı" işlediğinin de değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Yeniden görülen davada, "Canavarca hisle veya eziyet çektirerek çocuğu öldürme" suçundan 15 sanık birer kez ağırlaştırılmış müebbet, olay tarihinde 18 yaşından küçük 3 kişi ise 23'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bir sanık ise beraat etti.
108 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 6-7 Ekim 2014'teki Aynularab bahanesiyle düzenlenen izinsiz gösterilere ilişkin soruşturması kapsamında 20 Eylül 2019'da eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Şenoğlu'nun tutuklanmalarına karar verildi.
Soruşturma kapsamında, 25 Eylül 2020'de eski HDP milletvekillerinin de bulunduğu 82 zanlı hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. 7 ilde düzenlenen operasyonda terörle mücadele ekiplerince 20 zanlı yakalandı. Emniyetteki işlemlerin ardından sevk edildikleri adliyede mahkemeye çıkarılan şüphelilerden dönemin Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ile Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Dilek Yağlı, Günay Kubilay, Zeki Çelik, Ali Ürküt, Pervin Oduncu, Alp Altınörs, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal ve İsmail Şengün tutuklandı, 3 zanlı ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Yargılamalarda sanıklar Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Can Memiş ve Cihan Erdal'ın adli kontrol hükümlerince tahliyelerine karar verildi.
Eylemlere ilişkin Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Şenoğlu ile terör örgütü PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinin de aralarında bulunduğu bazıları firari 108 sanık Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı.
Davanın 14 Nisan 2023'te görülen duruşmasında, esas hakkında 5 bin 268 sayfalık mütalaayı dava dosyasına sunan savcı, eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu 36 sanık hakkında, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan en az bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Demirtaş ve Yüksekdağ'ın, aralarında Yasin Börü ile arkadaşlarının da bulunduğu 6 kişinin öldürülmesine ilişkin "nitelikli öldürmek" suçundan 6'şar kez daha ağırlaştırılmış müebbet hapisleri talep edildi.
Sanıkların, PKK terör örgütü mensuplarıyla birlikte hareket ettikleri, olay tarihinde suç işlenmesi için çağrıda bulundukları, ayrıca bir kısım sanıkların doğrudan suça karıştıkları vurgulanan mütalaada, bunların devletin birliği ve ülkenin bütünlüğüne karşı vahim eylemler olduğuna işaret edildi.
Bu yıl 16 Mayıs'ta karara bağlanan davada, sanık Demirtaş, 6 ayrı suçtan 42 yıl, sanık Yüksekdağ ise 6 ayrı suçtan 30 yıl 3 ay hapse mahkum edildi.
Sanıklar Ahmet Türk, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Ayşe Yağcı, Aynur Aşan, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Nezir Çakan, Meryem Adıbelli, Mesut Bağcık ve Zeynep Ölbeci hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan hüküm kuruldu. Bu suçtan Kışanak ve Tuncel 12'şer yıl, Türk ve Ayna 10'ar yıl, Ata 9 yıl 9 ay, Aşan, Yağcı, Çakan, Adıbelli, Bağcık ve Ölbeci ise 9'ar yıl hapse mahkum edildi. Ölbeci'ye buna ek olarak "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.
"Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçuna yardım" ve "suç işlemeye tahrik" suçlarından haklarında hüküm kurulan sanıklar Alp Altınörs, Pervin Oduncu, Nazmi Gür, Zeki Çelik ve Zeynep Kahraman 22 yıl 6'şar ay, sanıklar Bülent Barmaksız, Cihan Erdal, Dilek Yağlı, Günay Kubilay ve İsmail Şengül 20 yıl 6'şar ay, sanık Ali Ürküt ise 17 yıl 10 ay hapse çarptırıldı.
Sanıklar Aysel Tuğluk, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Bircan Yorulmaz, Can Memiş, Emine Beyza Üstün, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, İbrahim Binici, Sırrı Süreyya Önder ve Sibel Akdeniz, haklarındaki suçlardan "delil yetersizliğinden" beraat ederken, firari 72 sanığın dosyası ayrıldı.
Diyarbakır'da Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) çağrısı ile 6-7-8 Ekim 2014'te yaşanan, "Kobani olayları" olarak bilinen terör eylemlerinde Yasin Börü ile arkadaşlarının sığındıkları binadan atılıp, öldürülmesi olayından yaralı kurtulan Yusuf Er (27), "6 Ekim denilince akla ilk gelen Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilmesidir. 10 yıl geçmesine rağmen o vahşet gözümün önünden gitmiyor. Onlarla beraber yaşadığımız anılar aklıma gelince akşamları rüyama geliyor ve bazen yatamıyorum" dedi.
Terör örgütü DEAŞ'ın Suriye'deki iç savaş sırasında Kobani'ye saldırdıktan sonra Ekim 2014'te HDP Genel Merkezi'nin sosyal medya hesabından ve HDP Merkez Yürütme Kurulu'ndan (MYK) sokağa çıkma çağrısı yapıldı. Terör örgütü PKK yöneticileri de benzer açıklamalarda bulunarak, eylem çağrısında bulundu. 6-7 ve 8 Ekim tarihlerinde Diyarbakır başta olmak üzere birçok kentte sokak eylemleri yapıldı. Çıkan olaylarda 37 kişi, hayatını kaybetti. Bağlar ilçesinde ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtan Yasin Börü (16), Ahmet Dakak (19), Riyat Güneş (26), Hasan Gökguz (25) ve Yusuf Er (24) de terör örgütü PKK yandaşları tarafından hedef alındı. Bir binaya giren Börü ile arkadaşları burada öldüresiye darbedildi. Yusuf Er, yaralı halde saldırganların elinden kaçarken, Börü, Dakak, Güneş ve Gökguz 3'üncü kattan aşağı atıldı. Daha sonra silahla vurulup, defalarca bıçaklanarak öldürüldü. Saldırıdan yaralı kurtulan Yusuf Er, yaşadıklarını anlattı.
'Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir vahşet görmedik'
Yaşadığı olayı ömrü boyunca unutamayacağını söyleyen Yusuf Er, "2014'teki 6-7-8 Ekim olaylarında 4 arkadaşımız şehit oldu. Ben de onların yanındaydım ve sağ olarak kurtuldum. Bu olaylar, bütün dünyanın gündemindeydi. Olay günü kurban eti dağıtıyorduk. Kurban eti dağıttığımız 3'üncü evi bitirdikten sonra 4'üncü eve giderken önümüzü kesip bize "İŞİD'ci" dediler. "İŞİD'ci değiliz" dememize rağmen, bize taşla sopayla üzerimize saldırdılar. Daha sonra kaçmamıza rağmen arkamızdan silah sıktılar. Bir süre sonra kaçacak bir yerimiz kalmayınca bir binaya sığındık ve bir bayan bizi evinin içerisine aldı. Daha sonra bizi buldular. Üst katın balkonundan perdeleri birleştirerek mutfağın penceresinden içeri girdiler. Ev sahibinin eşi kapıyı açarak o vandalların içeriye girmesini sağladı. Kendimi tuvalete attım. 4 şehidimiz de banyoya girmişti. Onlar orada şehit olduktan sonra tuvalette benim olduğumu söylediler. Onlar tuvalete gelip, beni yine darbettikten sonra banyoya gidip şehitleri banyodan çıkartıp, mutfak ve balkondan aşağı attılar. Aşağıdan da üzerlerinden arabayla geçtiler. Benzin döküp yaktılar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir vahşet görmedik" dedi.
'Allah'ın yardımıyla kurtuldum'
Olayın baş aktörlerinin Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın olduğunu söyleyen Er, "Aşağıda PKK'nın üst düzey yöneticilerinden iki kişi yaralı halimle beni sorguya aldılar. "Biri öldürelim, biri de öldürmeyelim" dedi. En son "Öldürelim" dediler. Daha sonra bana gitmemi söylediler. Arkama baktığımda Kalaşnikof'lu 3 kişinin namluyu bana doğrulttuklarını gördüm. Beni öyle öldürecektiler. Bana 8-9 el ateş etmelerine rağmen beni vuramadılar ve ben de 2 sokak sonra izimi kaybettirdim. Allah'ın yardımıyla olaydan kurtuldum. 6 Ekim denilince akla ilk gelen Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilmesidir. 10 yıl geçmesine rağmen o vahşet gözümün önünden gitmiyor. Onlarla beraber yaşadığımız anılar aklıma gelince akşamları rüyama geliyor ve bazen yatamıyorum. Selahattin Demirtaş'ın aldığı ceza, geçerli bir ceza değil. Çünkü olayın baş aktörleri Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'dır. Bunların almış olduğu cezalar, bizi tatmin etmiyor" diye konuştu.
Kaynak:DHA