28 Şubat Darbesi'nin üzerinden 27 yıl geçti
Türk siyasi tarihine "Postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat 1997'deki MGK toplantısı, Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanda tartışmalı bir dönemi başlattı. Refahyol hükümetini yıkan ve milletin inancına savaş açan postmodern darbenin üzerinden 27 yıl geçti.
28 Şubat 1997’de imzalanan ve “Bin yıl sürecek” denilen darbe kısa sürede tarihe gömüldü. Antidemokratik uygulamalar AK Parti döneminde bertaraf edilirken, darbeye karışan askerler de yargılandı.
Türk siyasi tarihine kara harflerle geçen 'postmodern darbe' 28 Şubat için, cunta üyeleri 'Bin yıl sürecek' propagandası yapıyordu. Aradan geçen 27 yıl içinde bin yıllık kara dönem hayali çöktü. Merhum Necmettin Erbakan Başbakanlığında, Refah Partisi (RP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) koalisyonuyla 28 Haziran 1996'da kurulan 54. Hükümet, kısa süre sonra "rejim tehlikesi" ve "irtica" iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) 1996'daki toplantısında üyeler, hükümete irticai faaliyetler gerekçesiyle eleştirilerde bulundu. Erbakan'ın Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'yi ziyareti, İslam Birliği idealiyle D-8 fikrini ortaya atması, dini cemaat liderlerini iftarda ağırlaması, RP'li Sincan Belediye Başkanlığınca 31 Ocak 1997'de düzenlenen "Kudüs Gecesi" programı sonrasında Sincan şehir merkezinden tank ve zırhlı araçların geçirilmesi ve komutanlar düzeyinde "İrticanın PKK'dan daha büyük tehlike" olduğu yönündeki iddiaların seslendirilmesi, 28 Şubat'a giden süreci hızlandıran "kırılma noktaları" arasında yer aldı.
Sincan ilçesi, 4 Şubat'ta güne tank sesleriyle uyandı. 15 tank ve 20 zırhlı araçtan oluşan konvoyun geçidi askerin darbe uyarısı olarak algılandı. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, "Demokrasiye balans ayarı yaptık" ifadesini kullandı.
"Askerin uyarısı" olarak nitelendirilen bu gelişme üzerine Sincan Belediye Başkanı görevden uzaklaştırıldı, Belediye Başkanı Bekir Yıldız ile 9 arkadaşı, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla tutuklandı. Yaşanan gelişmeler Türkiye'de ciddi siyasi tartışmalara yol açtı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Başbakan Erbakan'a yaşanan süreçten duyduğu rahatsızlığı iletirken, koalisyon ortakları arasında görüş ayrılıkları oluştu.
8 SAAT 45 DAKİKALIK EN UZUN MGK TOPLANTISI
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başkanlığında Çankaya Köşkü'nde toplanan MGK, tarihinin en uzun toplantılarından birini gerçekleştirdi. Türkiye'ye siyasal ve sosyal anlamda yeni bir istikamet çizen bu tarihi toplantı, 8 saat 45 dakika sürdü. MGK toplantısına Başbakan Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, İçişleri Bakanı Meral Akşener ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman ve MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç da katıldı. Toplantıda, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Bilican ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner ile MGK Genel Sekreter Başyardımcısı Korgeneral Necdet Timur da hazır bulundu.
ERBAKAN MGK KARARLARINI İMZALAMAMAK İÇİN DİRENDİ
Milli Güvenlik Kurulu toplantısından, tarihe "postmodern darbe" olarak geçecek 4 maddelik bildiri çıktı. Toplantıda, hükümetin yapması istenen bir liste de oluşturuldu. Temel eğitimin 8 yıla çıkarılması ve irticai faaliyetlere karıştıkları gerekçesi ile ordudan atılanların belediyelerde istihdam edilmemesi o listede yer alıyordu. Erbakan, MGK'nin hazırladığı bu listeyi imzalamadı. MGK Genel Sekreterliğinden kararların uygulanmaması durumunda yaptırımların geleceğine ilişkin açıklama yapılması üzerine Erbakan, kararların yumuşatılmasını istedi. MGK toplantısının ardından yayımlanan 4 maddelik bildiride, özetle "Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği" belirtilerek, "Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği" vurgulandı. MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç, Erbakan ile görüşmesinin ardından kararların imzalandığını bildirdi.
REFAH PARTİSİ KAPATILDI
Erbakan, görevini Tansu Çiller'e devretmek için başbakanlıktan istifa etti. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. ANAP-DSP ve DTP ortaklığıyla kurulan hükümette DSP lideri Bülent Ecevit Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, iktidardaki Refah Partisi hakkında "laik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri" gerekçesiyle kapatma davası açtı. Refah Partisi, 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılarak, Necmettin Erbakan, Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik'e 5 yıl siyaset yasağı getirildi.
Kaynak:AA