15 Temmuz direnişinin cesur kahramanları
2016 yılında Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminde o gece gözünü kırpmadan sokağa çıkan 15 Temmuz’un cesur kahramanları gazilerimiz, ömür boyu unutamayacakları izler aldı. Kimi bacağından, kimi yüzünden, kimi ise kolundan yaralandı. 15 Temmuz gazileri hain darbe girişiminin gecesinde neler yaşadıklarını anlattı.
“ÜLKEYİ BÖLMEK İÇİN OYUNLAR DEVAM EDİYOR”
15 Temmuz gecesinin Türkiye’nin yaşadığı en acı gecelerden biri olduğunu söyleyen Gazi İbrahim Özen: “ Ben o gece İstanbul’da boğaz köprüsünde bacağımdan yaralandım. Buradaki gazi arkadaşlarımın hepsi ayrı ayrı kimi Ankara’da kimi İstanbul’da yaralanan arkadaşlarımız. O gece elbette zor bir geceydi ama o zor geceyi milletimizin feraseti, beraberliği vatan, bayrak ezan aşkı sayesinde yendik hamd olsun. Allah öyle bir gece ülkeye yaşatmasın diyorum. Birbirimize kenetlenip safları sıkı tutmamız gerekiyor. Çünkü ülkemizi bölmek için oyunlar devam ediyor. Biz birlik ve beraberlik içerisinde olursak kimse bizi bölemez parçalayamaz. “dedi.
“YÜREKLERİNİ KOYDULAR ORTAYA”
Olay gecesinde Ankara’da olduğunu ifade eden Gazi Ömer Faruk Çatal: “O gece olay olunca direk Kızılay’a yürüyerek gittik. Orada böyle bir kargaşa vardı bayağı. Ve ne olduğunu anlayamadık zaten üstümüze mermiler gelmeye başladı. Allah’ım bir daha böyle bir şey yaşatmasın ülkemize, milletimize. Vatanımıza, bayrağımıza göz dikenler o gün gördüler bizle uğraşılmayacağını. Ben o gece yüzümden yaralandım. Helikopter mermisinin parçası girdi yüzüme. Yüzümün alt tarafı parçalandı. Şuan iyim Allah’a şükür. Kimse A partisi B partisi için çıkmadı. Kimsenin elinde silah yoktu bir şey yoktu. Yüreklerini koydular ortaya. 259 tane şehidimiz oldu. 2 bin 500’e yakın da gazimiz oldu. Allah bize şehadettik şerbetini içmeyi nasip etmedi ama gaziliği bahşetti.” şeklinde konuştu.
“UNUTMAK EN BÜYÜK PUSUDUR”
Olay gecesinde haberi alır almaz bir arkadaşıyla birlikte Konya’dan Ankara’ya gittiğini ve Genelkurmayın orada vurulduğunu anlatan Halit Şener:” Milletimiz meydanlara gelsin çocukların getirsinler. Onlara bir bilinç aşılayalım ki bir daha hiç kimse böyle bir şeye cesaret edemesin. Tabi zor saatlerdi zor zamanlardı. Rabbim bir daha yaşatmasın. Türkiye’nin belki en rahat döneminde Türkiye’ye kasteden hainlere rabbim bir daha fırsat vermesin inşallah. Unutmayalım, unutmak en büyük pusudur. 15 Temmuz’ları, Çanakkale Zaferini, Kurtuluş Savaşını unutmayalım gençlerimize aşılayalım ki bir daha kimse cesaret edemesin.” ifadelerini kullandı.
“DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ TEK ŞEY VATAN VE MİLLETTİ”
O gece sokağa çıktığında düşündüğü tek şeyin vatan ve millet olduğunu vurgulayan Mustafa Türkel şunları anlattı: “Ben o zaman öğrenciydim, öğrenciliğimden dolayı Ankara’da bulunuyordum. Bir arkadaşımla evde kalıyorduk. Ders çalışıyordum. İşte önce Konya’dan ailemden haber geldi. Daha sonra televizyondan daha sonra uçak sesleriyle falan öğrendik durumu. Uçak seslerini falan duyunca arkadaşımla beraber önce emniyete daha sonra Kızılay’a doğru yol aldık. Demirtepe’de tanktan askerleri indirdik 4 tane. Daha sonra da Güvenpark’ta helikopterin ateşi sonucu yaralandım. Gece 2’yi çeyrek geçe falandı. Daha sonra hastanede geçti olaylar.”
“BAYRAĞA DA ATEŞ ETTİLER”
Böyle bir olayın bir daha yaşanmaması temennisinde bulunan Seval Tavlan yaşadıklarını şöyle aktardı: “İstanbul Büyükşehir Belediyesinin önünde vuruldum. O gün gece biz de herkes gibi Cumhurbaşkanımızın mesajından sonra dışarı çıktık. Benim evimden Büyükşehir Belediyesi yakın bir mesafeydi. O yüzden oraya gittim. Saat 12 civarıydı. Sivil ve askerler arasında tartışma yaşanıyordu. Bizim aldığımız mermiyle bizi mi vuracaksınız dedi vatandaşlar. Daha sonra o anda ateş ettiler. İlk etapta dağılma oldu bir kişi vurulmuştu ben biraz uzaklaşmıştım. Ondan sonra tekrar geri baktığımda orada yaralıyı gördüm. İşte onu aldım geldim. Daha sonra ambulanslara falan ateş ettikleri için ambulans gelmiyordu. Araç bulalım diyerekten aşağı tarafa inmiştim. Orada da bir iki kişinin vurulduğunu gördüm. Daha sonra araçlar bulduk yaralıları gönderdik. Derken büyük bir grup gelmişti o grubun önünde de büyük bir bayrak vardı. Ondan sonra bayrak önde olursa ateş etmezler galiba diye düşünmüştüm ama ne yazık ki bayrağa da ateş ettiler. O ateşten sonra bende dizimden yaralandım.”
“BOMBANIN ETKİSİYLE SAVRULDUK”
15 Temmuz Özel Harekat Gazisi Metin Ayvaz ise: “O gece ben gölbaşındaydım. Yardıma gittik özel harekat daire başkanlığına. İlk bombada gittim ben. Nizamiyede yardım edelim derken ikinci bomba geldi. Bombanın tesiriyle savrulduk. Sağ kolumdan dirsek bölgesinden şarapnel yedim. Omuz ve kafama darbe aldım. O geceyle ilgili söylemek istediğim çok şey var ama birlik olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Meydanları boş bırakmayacağız. Çocuklarımıza sürekli öğretmemiz gerekiyor. İlerleyen zamanlarda bir darbe teşebbüsü olursa buna milletimizin hazır olması gerekir.” diye anlattı.
“KARŞIMIZDA KİMİN OLDUĞUNU BİLEMEDİK”
Bir olunduğu sürece ülkeye kimsenin zarar veremeyeceğini belirten Uğur Gencayoğuz şöyle konuştu: ”Ankara Emniyet Müdürlüğünde yaralandım. Ben o gün izinliydim arkadaşlar çağırınca Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittim. Benim gittiğimde daha hiçbir şey olmamıştı yarım saat 45 dakika sonra zırhlı araçlar geldi. Bizimkiler daha önce tomaları çekmişti içeriye girmesinler diye. Onan sonra etrafımızı çevirdiler zaten. Yani dışarı çıktık Allah’u ekber sesleriyle durdurmaya çalıştık. Ateş açtılar. Daha sonra da helikopterle üzerimizi taradılar. Mecbur Ankara Emniyet Müdürlüğüne girmek zorunda kaldık. Daha sonra da zaten bombayla Emniyet Müdürlüğünü vurdular. Halkımız geldi sağ olsun hep birlikte darbecilere engel olduk. Karşındaki insanı asker olarak değerlendiriyorsun. Aynı zamanda asker olmadığını biliyorsun. İlk önce tereddüt ettik karşımızda kimin olduğunu bilemedik. Yani ondan sonra da zaten hep birlikte mücadele vermeye başladık.”
“ÇEKİL VURURUM DEDİ”
Sağlık Bakanlığında Mali Hizmet Uzmanı Yardımcısı Recep Kara o gece başına gelenleri şöyle anlattı: “Evimin üstü jet güzergâhıydı bizim ama 6 yıl Konya’da bir defa bile jetlerin uçtuğunu görmedim. Ve jetler uçunca ne oluyor falan dedim. Haberlerde daha bir şey yoktu. Sosyal medya sitesinden düşmeye başlayınca haberleri tekrar açtım. Başbakanın Binali Yıldırımın bu bir kalkışma girişimidir demesini duyduk. Ondan sonra kavramaya çalıştım. Ne oluyor, nasıl oluyor diye daha sonra işi iyice 11 civarında netleşmeye başlayınca sokağa çıkmaya karar verdim. Gittim abdest aldım. Daha sonra çıktık. Cemal Gürsel caddesinde birer ikişer kalabalık olmaya başlayınca tekbirler getirerek Kızılay’a doğru yürüdük. Daha sonra zırhlı tankları gördük. Daha sonra ben gruptan ayrıldım, koştum. Kimse yoktu. Çok az insan vardı. Bir tane ZPT hareket ederken önüne durdum. Muhtemelen bir rütbeli asker ve arkasında da kamuflajlı olan bir asker vardı. Kafaları dışarıdaydı. Önüne durunca tekbir getirince silahı bana doğrulttu. Çekil vururum dedi. Ben de onların sözde Risale-i Nur talebesi olduğunu söyleyince benim aklımda Bediüzzaman Hazretlerinin ne kadar vecisözü varsa haykırıyorum ama üzerime sürdüler işte.”
“BİZE YARDIM ETMEK İSTİYORSANIZ TANKLARI DURDURUN DEDİLER”
Yaşadıklarını anlatırken o anı tekrar yaşayan ve gözleri dolan Recep Kara, “Güven Parktan Yargıtay’ın oraya yaklaşık 200 metre sürüklediler ZPT ile sonra diz kapağıma indi o ZPT. Acıyla yere yığıldım. Sonra arkadan gelenler aldı. Daha sonra akay kavşağına gittik. Hemen zorla yürüye yürüye toparlayarak. Sonra Kuğulu park tarafından ters yönden gelen tankın önüne durdum. Tekbir getirerek durdum ve tank durunca kafama tank namlusu geldi. Şimdi unutkanlık falan var. O da bizi kavşağa falan sürükledi. Daha sonda genelkurmayın aslanlı merdiven tarafında insanlar birikmiş. Oralara hakaretler ediyordu. İki üç tane poliste onları engelliyordu ve diyordu ki yardım etmek istiyorsanız bize tankları durdurun. Ben de kimse olmayınca o tankın önüne de geçtim oda bizi sürükledi.” diyerek sözlerini tamamladı.
•HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / YENİ HABER GAZETESİ