Kişiliğimizin öteki yüzü ve cep telefonları
İnsanlığa faydalı bir işin mâliki, bu dünyayı en güzel şekilde değerlendirip öbür âlem için kendine mülk edinme fırsatı oluşturmuş kişidir.
Telefon da insanlığın hizmetine sunulmuş iyiliklerden biridir.
Cep telefonu ise bu iyiliğin katmerli hâlidir. Bu öyle bir iyilik ki, “sana ihtiyacım var ey dost” deme imkânının her an cebinizde olmasıdır.
Hafife alınacak kuvvet değildir bu.
Zor bir durumdasınız, bir dosta ihtiyacınız var… Yapacağınız iş elinizi cebinize atmak ve birkaç tuşa basıp dostunuza ulaşmaktır. Yol yürümek, zaman harcamak, aracı bulmak gibi bir derdiniz yok.
İki tuş, derdinize derman olan bir buluş.
Bu buluşun sadece dosta ulaşma yönüne örnek verdik. Akıllı olanların meziyetlerini saymaya, değil bu köşe, gazetenin birkaç sayfası yetmez.
Konumuzun kalbi de bu değil zâten.
İnsanlığa hizmetin önemli araçlarından olan cep telefonları, günümüzde insanlığımızı kemiren dişlere dönmüştür.
Bu dişlerin sahibi bizzat kendimiziz.
Cep telefonları birçok açığımızı kapatmakta ama kişiliğimizin üzerindeki perdeyi yırtarak bizi açıkta bırakmaktadır.
İnsanlığa faydalı olan bu aracı, insanlığımızı eritmek için kullanmaktayız ve her an kendimizi ele vermekteyiz.
Telefonumuza gelmiş cevapsız aramalara geri dönme oranımız maalesef hiç iyi değil. Bir cevapsız aramaya mazeret bulunabilir ama iki, üç, beş cevapsız aramaya geri dönmeyenlerimiz çoğaldı.
Telefonu çalıp, uygun olduğu halde telefonunu açmayanlarımız çoğaldı ve hatta “bir daha arasın gidi” diyenlerimiz bile var.
Kendi rehberinde ismi olmayan numaraların, değil cevapsız aramalarına, normal aramalarına bile cevap verilmez oldu.
Kişiliğimizi ifşa ettiğimiz en kötü durumlardan biri de, bir makam-mevki sahibi olunca cep telefonunu açmaya hiç tenezzül etmiyor oluşumuzdur.
Daha önce aynı kişiyle eski statüsünde dostluğun gereği defalarca cep telefonu görüşmeniz olmuştur ama kişi makam-mevki sahibi olunca, her olur-olmaz telefonu açıp cevap vermeyi şanına yakıştıramıyor artık.
Telefonu açıp cevap vermek sıradan insanların tavrıdır artık. Büyük adam olan makam-mevki sahibi kişi, ancak kendinden büyüklerin telefonunu açar, cevapsızlara döner. Kazanç çarkını döndürecek olanın da, bu tavrı olduğuna inanır.
Alacaklının telefonu bizim için en tehlikeli telefonlardan biridir ve mümkünse telefonu 24 saat kapalı tutmak gerekir. Kapalı olmayan telefon hasbelkader açılırsa, önceki aramalar için ilk mazeretimiz telefonu yanıma almamışım şeklinde olmaktadır.
Cep telefonu cepte taşınır ama cep haricinde her yerde taşıyanlarımız çoğaldı. Cevapsız aramalara oluşturduğumuz mazeret de bu olmaya başladı.
Bizimle bir işinin olduğunu düşündüğümüz kişilerin aramasına hiç cevap vermez olduk. “İşi olmasa aramaz” diyerek haklılığımızı savunuyoruz kendimizce. Belki bir selamın, belki bir teşekkürün iletilebileceğini aklımıza bile getirmez olduk.
Örnekleri çoğaltmak, örnek teşkil etmeyecek davranışları saymaya hizmet edecektir. Bu yüzden açıklarımızı saymayı bırakalım.
Hulasa, insanlığa hizmetin önemli adımlarından biri olan telefonu, bile isteye kendi hezimetimize hizmet için kullanmaktayız ve şahsiyetimiz meydanda.
İsterim ki, bu yazıdaki tespitlerime katılmayanların sayısı çok olsun. Yanıldığımı, saçmaladığımı söyleyenler hep olsun. Buna en çok sevinen kişi, inanın ben olurum.
Şunlar da bu satırların sahibinin uygulamaları:
İkiden fazla aramama cevap vermemiş ve cevapsız aramama da dönmemiş olan numarayı, ismi ne olursa olsun rehberimden siliyorum ki, kişiyi bir daha rahatsız etmeyeyim.
Telefonumdaki cevapsız arama sayısı fazla ise ve 24 saatten fazla bir süre içinde dönememişsem, önce kendimi tanıtıyorum ve belki telefonumu silmiş olabilirsiniz diyerek geç cevap verişimin mazereti neyse onu beyan ederek görüşmemi yapıyorum.
Latife gibi değil mi?
En az iki aramama cevap vermediği ve geri de dönmediği için rehberimden sildiğim bir numara ararsa ve arayanın sesini de çıkaramamışsam, niçin telefonunu sildiğimi muhataba söylüyorum. Telefonum bozuldu, çalındı, suya düştü, elim yanlışlıkla rehberi sildi gibi mâzeretleri kullanmıyorum. Bunların, yalan olduğunu söylemeye de gerek yok sanırım.
Cep telefonumuza gelen aramalara geri dönmemenin kul hakkı boyutunu, bu kürsünün sahiplerine bırakalım ve yazımızı bitirelim.
Aramanıza cevap veren dostlarınız çok olsun. Rehberiniz, size rehber olabilecek insanlardan oluşsun İnşaallah.
Duânızı eksik etmeyin efendim.